Esra Ersen
Antonio Cosentino

Salt Ulus

14 Nisan – 6 Haziran 2015

Esra Ersen
Olası Bir Geçmiş: Kimi Bıyığıyla Oynar, Kimi Kollarını Kavuşturur Düşünürken (2013)
31’09”
Türkçe



Esra Ersen’in bu video enstalasyonu, zaman ve mekânın üst üste bindiği bir tarihsel sorgulamadır. E. adlı bir karakterin 2013’te, Sofya’da geçirdiği beş günü anlatan hikâye, sanatçının çizimleri, yazıları ve topladığı fotoğraflar üzerinden üçüncü tekil şahıs anlatımıyla seslendirilir.

E., Sofya’ya, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Balkanlara seyahat eden Osmanlı seyyahları ve edebiyatçılarının izlerini aramak üzere gider. Şehri dolaşırken, hem elindeki metinlerle bir tarih okuması yapar, hem de serbest çağrışımlarla kendi deneyimini oluşturur.

1870’lerin sonundan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’ndan adım adım kopan Bulgaristan, kültür tarihinde Osmanlı boyunduruğunda geçen dönemi neredeyse yok sayar. Koşullandırılmış tarihselcilik, Türkiye Cumhuriyeti dâhil, kendi kimliğini oluşturmaya çalışan her ulus devlette mevcuttur. Kimlik inşası, başkent inşasıyla özdeşleşir; bu durum, Sofya ve Ankara arasında paralellik kurarken izleyiciyi, bu kentlerin tarihi ve kurgusunu sorgulatan bir konuma yerleştirir.

1989’da sosyalist devletin yıkılmasının ardından, Bulgar kültür anlatısının dışa açılmasıyla uyanan tarih merakı, Olası Bir Geçmiş‘te şu cümlelerle özetlenir: “Tarih, Balkanlardaki herkesin hobisi oldu. Anlaşılır bir durum. Sonuçta bu mikrobiyoloji falan değil.”


Esra Ersen
Bir Kanarya Operası İçin Seçmeler (2011)
18’22”
Türkçe



Esra Ersen’in bu video enstalasyonu, Kanarya Sevenler Derneği’nin toplanma alanında geçer. Dernek üyeleri, onlarca kanarya kafesinin önünde durarak sanatçının kendilerine verdiği metinleri okurlar. Söz konusu okumalara, kanarya sesleri ve zaman zaman yerli enstrümanlarla çalınan müzikler eşlik eder.

Bu derneğin seçilmesindeki amaç, Türkiye’de birçok kent inisiyatifi, işçi sendikası, siyasi parti ve hatta bürokratın propaganda konuşmalarında sürekli olarak Kanarya Sevenler Derneği olmadığını vurgulamasıdır.

Ersen’in bu tür konuşmalardan yaptığı seçkileri okuyarak birer aktöre dönüşen dernek üyeleri, kanaryaların arasında durarak oranın bir Kanarya Sevenler Derneği olmadığını farklı şekillerde ifade ederler. İş, bu anlamda görüntü ve metin arasındaki bağları kırılganlaştırırken Türkiye’nin politik gündemine de atıfta bulunur.

Bir Kanarya Operası İçin Seçmeler, görme ve duyma aracılığıyla kurulan anlamın meydana geliş biçimini alaycı bir bakış açısıyla yerinden ederek izleyiciye bu ilişkiyi yorumlama olanağı sunar.


Antonio Cosentino
Marmara’dan Kaçış: Stelyanos Hrisopulos Gemisi (2013)
10’16”
Türkçe



Antonio Cosentino’nun bu enstalasyonu, kullanılmış tenekelerden el yapımı bir gemi ile bu geminin İstiklal Caddesi ve Beyoğlu sokaklarından geçirilerek Boğaz’a indirilmesini gösteren bir videodan oluşur.

Bir mühendislik ürünü olan gemi, üstünde lunapark ve helikopter pisti gibi çeşitli mimari kurguları barındırır. Sanatçı, gemi imgesi üzerinden ironik bir anlatımla bu coğrafyadan gitmiş, gitmekte olan ve gitmek zorunda kalanlara dikkati çekerken Marmara Denizi’ni hem bir hareket noktası hem de bir geçiş rotası olarak ele alır.

Geminin çıkış noktası, eskiden bir Ermeni semti olan Kumkapı’dır. Bu bölgede şehrin demografik, etnik ve mekânsal dönüşümü kendini tüm açıklığıyla gösterir. Geminin kıç tarafında, limanına işaret eden Kumkapı ibaresi yer alır.

Sanatçının esin kaynakları arasında, Sait Faik Abasıyanık’ın, oyuncak gemisi batırılan bir çocuğu anlattığı hikâyesi vardır. Cosentino, bu hikâye temelinde yazarın, Tanzimat’tan itibaren edebiyatta süregelen milliyetçiliğe ve azınlık tasvirlerine karşı duruşunu da hatırlatır.

Sanatçı, geminin üretiminde kullandığı atık teneke malzemeyle ekosisteme ve İstanbul’un periferisinde bu malzemenin ekonomik değerine gönderme yapıp kent yaşamıyla paralellikler kurarak bir referans dizisi oluşturur. Enstalasyon, özellikle 1970’lerden günümüze şehrin maddi değişim hızı ve sosyo-kültürel dönüşümüne dair fikir verirken geçmişe ait mekânların kaybolmasının bireysel hafızaya etkilerini sorgular ve izleyiciyi, geleceği belirsiz bir “ideale doğru” yolculuğa çıkarır.



Esra Ersen Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin ardından, 2000’de Fransa’da École Supérieure des Beaux-Arts de Nantes Post-Diploma Programı’nı tamamladı. 1998’den itibaren, İsveç’te IASPIS (2001) ve İngiltere’de Delfina International Fellowship (2005) gibi birçok önemli sanatçı programına katıldı. 2001-2013 yıllarında, Elsewhere (Kunsthaus Baselland, Basel, 2007) ve Passengers (Tanas, Berlin, 2009) başta olmak üzere farklı ülkelerde kişisel sergiler gerçekleştirdi. Ersen’in işleri, 4. ve 8. İstanbul Bienali, 4. Kwangju Bienali, Manifesta 4, 4. Liverpool Bienali ve 27. São Paulo Bienali’nde sergilendi. Sanatçı, 14. İstanbul Bienali’ne de katılacak. Hochschule für Bildende Künste (Dresden) ve Det Kongelige Danske Kunstakademi’de (Kopenhag) ders vermiş olan Ersen, İstanbul ve Berlin’de yaşıyor.

Antonio Cosentino 1994’te Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. 1996’da Hakan Gürsoytrak ve Mustafa Pancar ile Hafriyat Grubu’nu kurdu. Grup, 2006-2009 yıllarında işlettikleri bağımsız sanat inisiyatifi sergi mekânı Hafriyat Karaköy’de 16 sergi düzenledi. Cosentino, 1999-2001 yıllarında, kendi işlerinin de gösterildiği Yerli Malı, Yurttan Sesler ve Aileye Mahsustur sergilerinin küratörlüğünü yaptı. Son sergileri arasında, Anne Ben Beton Dökmeye Gidiyorum (Studio-X, İstanbul, 2015); Marmara’dan Gidenler (Bergsen & Bergsen, İstanbul, 2013) ve Teneke Şehir (Külah, İstanbul, 2013) bulunur. Türkiye ve yurt dışında birçok sergiye katılmış olan ve Hafriyat Grubu’yla birlikte Spare Time, Great Work (Platform 3, Münih, 2011) ve Tactics of Invisibility (Thyssen-Bornemisza Art Contemporary, Viyana; Tanas, Berlin; ARTER, İstanbul, 2010-2011) sergilerinde yer alan sanatçı İstanbul’da yaşıyor.
PAYLAŞ
TAKVİME EKLE