David Lamelas

(1946, Buenos Aires doğumlu. Los Angeles, Buenos Aires ve Paris’te yaşıyor ve çalışıyor.)

David Lamelas, Buenos Aires’teki Academia Nacional de Bellas Artes’te öğrenim gördü. 1960’lı yıllar boyunca, Instituto Torcuato di Tella kökenli öncü akımın liderlerindendi. 1968 yılında Londra’ya giderek, Central Saint Martins College of Art and Design’da eğitim aldı. Malzeme olarak fotoğraf ve yazıyı kullandığı Londra yıllarında, filmle de çalışmaya başladı. Amacı, “herhangi bir fiziksel hacme sahip olmayan heykelsi formlar üretmekti.”

Lamelas, en çok 1960’ların sonu ve 1970’lerin ilk yıllarında Londra ve Los Angeles’ta ürettiği yapısalcı filmleri ve medya enstalasyonları ile tanınır. Söz konusu işlerde, hem bir iletişim aracı hem de kişisel farkındalık yaratan bir mecra olarak sanatın kapasitesini sorgulamıştır. Bu projelerin çıkış noktası, Lamelas’ın film ve televizyon endüstrisince kullanılan teknik ve sistemleri, kamusal alan ve medya teknolojileri üzerine filizlenmekte olan söylem ile ilişkilendirmeye yönelik ilgisidir. Lamelas için konum ve yer önceliklidir. “Mekân bir gerçekliğe sahiptir, var olmaktadır” diyen sanatçı, zaman kavramı hakkında ise şöyle bir önermede bulunur: “Zamanın varlığı yoktur, zaman bilincimiz tarafından inşa edilir. Zaman bir kurgudur.” (2007) Lamelas, bir dizi minimalizm sonrası enstalasyon, performans, fotoğraf ve filmde bu konuları sorgulamıştır.

Lamelas’ın Desert People [Çöl İnsanları] (1972) adlı işi, ilk bakışta etnografik incelemelerin temel kurallarını alt üst bir eden bir belgesel gibi görünür. Belgesel ve yol filmi türlerinin karşıtlık durumu, bir karşı-anlatı üretir. Film dili başlangıçta İngilizcedir, derken İspanyolcaya döner ve son olarak, dışarıdan farklı bir kültürü anlama yetisini vurgular şekilde Papago diline geçilir. Filmde süregelen diyaloglar bir anda kesilir; kültürel alışveriş ve analizin birbirine karşıt şekilde konumlandırılmasıyla bir gelişim hâli yerine umutsuzluk kutlanır.

Lamelas, 2006 yılında bu iş üzerine şunları söylemiştir: “Desert People’ın [Çöl İnsanları] özgün fikri gayet kavramsaldı; birbiriyle ilişkisiz iki filmi içerecek ve fakat kurgu sayesinde izleyici, tek bir hikâyenin ilerleyip çözülmekte olduğuna inanacaktı. Bu filmin, Amerikan yerlilerinin topraklarına ziyaretleri sırasındaki deneyimlerini hikâyeleştiren bir grup insan üzerine sahte bir belgesel olmasını istemiştim. Bir tarafta, bir yere yolculuk eden insanlar söz konusu; diğer tarafta, Papagos’lar ile geçirilen beş haftada olup biten üzerine söyleşiler gerçekleştiriliyor. Ancak oraya giderken hepsi bir araba kazasında ölüyor. Yani, anlatıları olasılık dışı, çünkü zaten ölmüşler! O dönemde, çocukken izlediğim Hollywood filmleri dışında, Amerikan sineması hakkında çok az şey biliyordum. Los Angeles’taki ilk üç haftam boyunca sürekli televizyon izledim, en yeni filmleri; sanki Hollywood’un sözdizimini anlamak için alıştırma yapıyordum. Kameranın kurgusal bir film ile bir belgeseldeki işlevleri arasındaki farklarla oynuyordum.”
PAYLAŞ
TAKVİME EKLE