Jimnastik: Bir "hayat sanatı"*

ERSİN ALTIN

26 Ağustos 2019

Blog Muller 2 Solda: Jørgen Peter Müller
Sağda: Selim Sırrı Tarcan (SALT Araştırma, Feridun Fazıl Tülbentçi Arşivi)
Solda: Jørgen Peter Müller
Sağda: Selim Sırrı Tarcan (SALT Araştırma, Feridun Fazıl Tülbentçi Arşivi)
Kendini bir “amatör atlet”, “hijyenist” ve “filozof” olarak tanımlayan Danimarkalı Jørgen Peter Müller,1 1904’te Danca Mit System [Benim Sistemim] adlı bir egzersiz kitabı yayımladı.2 Türünün ilk örneği sayılabilecek bu kitapta tanıttığı günde 15 dakikalık egzersiz programı, öylesine popüler oldu ki yayını takip eden yıllarda fizik egzersiz ve onunla gelen oldukça yüklü bir paket bir daha çıkmamak üzere pek çok insanın gündelik hayatına girdi. Fitness gurusu Müller’in egzersiz programı bugün bile hâlâ bir grup insan tarafından ciddiyetle uygulanmaya devam ediyor.

Müller fizik egzersizi tümüyle sıfırdan icat etmiyordu, hâlihazırda doktorların zaten ihtiyacı olanlara tavsiye ettiği egzersiz programını belirli bir sistematikle gündelik hayata sokuyor ve herhangi bir ekipman kullanmaya gerek olmadan yapılabilecek bireysel bir etkinliğe dönüştürüyordu. Bu anlamda, Müller’in önayak olduğu, fiziksel egzersizi yalnızca tıp biliminin etkinlik alanına ait olmaktan çıkarıp popülerleştirmesi dolayısıyla onu gündelik her türden -söylemsel ya da reel- üretime temas edebilir kılması. Daha açık bir ifadeyle Müller’in azımsanmayacak katkısıyla fiziksel egzersiz, tedavi amaçlı bir tıbbi pratikten sürekli değişen farklı toplumsal dinamiklere yanıt veren oldukça karmaşık bir tüketim kültürü motifine dönüştü.

Müller’in “sistemi” okuyucularından günde yalnızca 15 dakika talep ediyor, karşılığında sağlık vadediyordu. Sağlık ya da sağlıklı olmak ise Müller’in söylemi içerisinde tıbbi anlamının ima ettiğinden daha fazlasıydı. Ona göre “herkes kendi mutluluğunun mimarıydı; mutluluk güce, asalete, miras edinilmiş ya da kazanılmış yığınla paraya değil, sağlığa bağlıydı.”3 Böylesine bir mutluluk tarifi dönemi için devrimciydi, mevcut toplumun aristokratik katmanlaşma motifleri ve sınıf çatışmasının konvansiyonlarını bir anlamda reddeden herkesin ufak bir kişisel gayretle ulaşabileceği bir hedef belirliyordu. Zayıf bedenleri –din, dil, kültür, sınıf gözetmeden- güçlü (ve mutlu) bireyler kılma vaadi herkes için tek bir egzersiz programını takip etmeyi gerektiriyordu. Müller herkes için evrensel bir “sistem” tahayyül ediyor, herhangi bir biçimde kişiselleştirilebilecek çalışma paketi sunmuyordu. Bir farklılaşma daha sonra söz konusu olsa da bu, beklenebileceği üzere vücut tipi, ağırlığı ya da yapısına göre değil, cinsiyete göreydi: 1913’te Kadınlar İçin Sistemim ve Çocuklar İçin Sistemim birçok dilde eşzamanlı olarak yayımlandı.

Müller kendini insanları onları engelleyen fazlalıklarından kurtarmaya adamıştı. Müller’e göre insanlar gerek bir statü simgesi, gerekse geleneksel kalıpların bir sonucu olarak vücutlarını korse ve yüksek yakalı kıyafetlerle örtüyorlardı. Zorlukla hareket ediyor, giderek doğadan ve doğal olandan uzaklaşıyor, kendi bedenlerine yabancılaşıyorlardı. İşlevsel olmaktan çıkmış gereksiz katlarla örtünme alışkanlığı insanın üşüme eşiğini de düşürmüştü, bu yüzden insanlar soğuk su ve temiz havayla temaslarında ürperip titriyorlardı. Müller de çoğu zaman seyircilerinin önünde soyunur, insanlara sağlıklı vücudun utanmanın aksine övünülecek bir şey olduğunu göstermeye çalışırdı. Müller’e göre çıplak vücut tanrının gözünde de hoş bir şeydi çünkü insanı bu biçimde yaratan oydu ve o yüzden insan bedenindeki hiçbir şey/yer kirli olamazdı, kirlilik bir ahlak, bir zihniyet sorunuydu.4 Müller’in fikri, tüm sınırlayıcı kıyafetlerden arınmak ve bir zamanlar güzel addedilen ama insanları en basitinden, sağlıkları için koşmaktan alıkoyan sahte asalet simgelerini reddetmek üzerine kuruluydu. Bu nedenle gereksiz kıyafet hem sağlıksızdı, hem de insanın rahat hareket etmesine engel olup onun üretkenliğini düşürüyordu.5 Sağlığı geçmişin simgeleri uğruna kurban etmek bu zamanın davranış biçimi değildi. Sağlığı için fiziksel egzersiz yapan her birey geleneksel düşünme -ve giyinme- kalıplarını reddeden çağdaş bir bilincin de temsilcisiydi.

Müller’in sağlık tanımı da yeni bir ahlakçılıkla içli dışlıydı. Örneğin Müller Almanya ve İsviçre de 1920’lerde başlayan çıplaklık hareketini [Freikörperkultur] hiç onaylamamakta, bu akımı fanatiklik olarak görmekteydi.6 Çağdaş verimlilik söylemleri ve tüm bilimsel kılıf icat etme çabalarına karşın Müller’in çıplak resimleri yine de pek çok insan için en masum ifadeyle rahatsız edici, bazıları içinse düpedüz pornografikti. Bir grup insan ahlaki olarak rahatsız hissederken Müller’in fikirlerini devrimci addedip benimseyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktu. Müller’in tahayyül ettiği düzeyde çıplaklığa içkin çağdaşlık, kendini dönemin başka söylemlerinde de görünür kılıyordu. Örneğin Avusturyalı mimar Adolf Loos’un işlevsiz süslemeyi ahlaki bir sorun olarak okuması gibi.7 Çağdaş dünyanın, mimarlık ve tasarım alanları için gereksiz zaman ve emek kaybı demek olan süs ve bezemeye tahammülü yoktu. Bir anlamda Loos’un düşlediği dünya da en genelleştirilmiş ifadeyle çıplaktı.

Müller’in sistemine Osmanlı basınında da tüm “çıplaklığıyla” yer verilir. Popülaritesinin en üst düzeye çıktığı 1910’lu yıllarda Selim Sırrı (Tarcan), İsveç Kraliyet Askerî Beden Eğitimi ve Jimnastik Akademisi’ndeki eğitimini esnasında haberdar olduğu Müller ve onun sistemini Osmanlı okuyucusuna tanıtır.8 Selim Sırrı, Müller’in fikirlerine ikna olmuş görünür; egzersiz programını tüm Osmanlı halkına adeta bir bilimsel gerçeklik gibi sunar ve şöyle bir özet çıkarır:

1. Korku ve fart-ı iştigalden istinab ediniz.
2. Sabahları tuzlu su ile gargara ediniz, dişlerinizi fırçalayınız, ağzınızı yıkayınız.
3. Günde 7-8 saat uyuyunuz.
4. Meşrubat-ı küûliyye (rakı, konyak, ve saire) istimalinden katiyen vazgeçmeli, yalnız talim esnasında hadd-i azamî olarak bir kadeh şarap yahut bira içmeli.
5. Tütün kullanmayınız, yahut yemeklerden sonra yalnız bir tek sigara ile iktifa ediniz.
6. Yatak odanızın pencerelerini gece-gündüz açık bırakınız ve odanızdaki hararet kışın 12-14 dereceyi tecavüz etmesin. Teninizin üzerinde asla yünlü elbise taşımayınız.
7. Günde lâakal bir saat yürüyünüz. Bu suretle her türlü emraz-ı haddeden azade kalacaksınız, emraz-ı mevrusenin terakkisini tecil edeceksiniz ve hiçbir vakit nezleye uğramayacaksınız.

Selim Sırrı, tıpkı Müller gibi kişisel egzersizi bir medeniyet meselesi olarak görüyordu, bu yüzden yukarıdaki liste günlük fizik egzersize ek olarak kapsamlı bir hayat tarzı değişikliği öneriyordu. Selim Sırrı’ya göre jimnastik “sıhhat ve tenasüpten, ahenk ve intizamdan doğmuş bir hayat sanatıdır. Jimnastik pedagojinin, ruhiyatın, hıfz-ı sıhhatin ehemmiyetli bir şubesidir. Onun gayesi iri ve sert pazılı pehlivan yetiştirmek değil, iyi düşünen iyi muhakeme eden salim vücutlu bir insan yetiştirmektir. İnsan yalnız yürümek, koşmak, tırmanmak, güreşmek için değil düşünmek ve muhakeme etmek için halk olunmuştur. Pascal’in kavlince mütefekkir bir saz (roseau pensant), İsveçli Ling’e göre mütefekkir bir meşedir (chene pensant).

Sıhhat ve afiyet veren, insanı faal, becerikli, intizamperver, dikkatli, cesur, çevik yapan terbiyevi jimnastiklerin mektepte ve kışlada yeri fünun-i sairenin yanındadır. Gaye marifet yapan hünerver değil ilminden, fazlından, kemalinden, ahlakından istifade olunur afiyetli ve becerikli vatanperver yetiştirmektir”.9

Selim Sırrı’nın bu metni İttihat ve Terakki yönetiminin Alman Kairserlich Deutsche Jugendwehr örgütlenmesini model alarak kurduğu Genç Dernekleri’nin resmî dergisinde yayımlandı. Dernek, Selim Sırrı’nın Türkiye’de önayak olduğu aletsiz jimnastik prensiplerine yaslanan beden eğitimi programı sunuyordu. Amaç, herhangi bir alete gereksinim duymaksızın gençlerin fiziksel gelişimlerini kontrol ve yönlendirme, onları gerekirse savaşmaya hazır asker olarak yetiştirmekti.10 Kuruluş amacındaki militer gündeme ve organizasyon yapısının benzerliğine karşın Genç Dernekleri’nin daha sistematik Alman okulu yerine beden eğitimi yöntemi olarak İsveç okulunun prensiplerini benimsemesi ayrıca dikkate değer.

Teorik çerçevesi Johann Christoph Friedrich GutsMuths tarafından biçimlendirilen Alman okulu, sunnî jimnastik, Pehr Henrik Ling’in kurucusu kabul edildiği İsveç okulu, riyazet-i tabîiyye, kamplaşması dönemin bir kısım doktor ve eğitimcisinin de kafa yorduğu bir tartışmadır.11 Kuşkusuz ekonomik koşullar ve fiziksel kısıtlılığın da etkili olduğu tahmin edilebilecek bir nedenle Müller’in yönetimlerinin de bir biçimde ilişkili olduğu İsveç okulu sıklıkla basında, ders kitaplarında ve çeşitli resmî yayınlarda tavsiye edilir. Amaç, spor ve egzersizi kurumsal bir etkinlik olarak sınırlamayıp gündelik yaşamın bir parçası kılmaktır. Jimnastiği bir “hayat sanatı” olarak gören Selim Sırrı’nın yazdıklarına bakıldığında sporu tahayyül biçimi ve ona atfettiği önem anlaşılabilir. Büyük çoğunluğu beden terbiyesi olmak üzere Selim Sırrı çocuk bakımından12 nasıl makyaj yapılması gerektiğine13, Abdülhamid’in sarayına iftara nasıl gittiğinden14, nasıl Jön Türk olduğuna15 folklordan el işlerine16 pek çok alanda fikir bildirir, yazdıkları eğitimden ahlaka, politikadan edebiyata17 oldukça çeşitlilik gösterir. Selim Sırrı için spor ve kişisel egzersiz adeta bir ideolojik manifestodur. Geleneksel insanı modern vatandaşa dönüştürmenin aracıdır. Sağlıklı, aktif, üretken birey sağlıklı üretken, dinamik ülke demektir.18

Bu nedenle örneğin çocuk için oyunun pedagojik öneminin altı çizilir, kadının yeri yeniden biçimlendirilir; spor sadece erkekler için değildir, Selim Sırrı kadınlar için de sporun hayatiyetini dönemin güncel bilimsel araştırmalara referanslarla anlatır.19 İsveç’te gördüğü ve çok etkilendiği folklor çalışmalarını ülkeye taşır, zeybek oyununa kadınları dâhil eder dolayısıyla büyükleri de oyuna katar.20 Amaç, dinç ve dinamik bir toplum yaratmaktır. Gençliğe vurgu bu nedenledir ve bu nedenle Selim Sırrı’nın fikir babalarından olduğu 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları ve törene katılan gençlerin kıyafetlerine ilişkin en azından yakın zamana kadar bıkıp usanmadan yapılan tartışmalar pek şaşırtıcı olmamalıdır.

Selim Sırrı’ya göre ahlak artık örtünmeyle değil, toplum içindeki görev ve sorumlulukları yerine getirmeyle ilintili olmalıydı. Tıpkı Müller’in tahayyül ettiği gibi Selim Sırrı da bedeni örtülüp saklandığında değil, sağlıklı ve aktif olduğunda faydalı olacak bir mekanizma olarak görüyordu. Bedenin hareketinin önündeki engeller kalkmalı, sürekli aktif kılınmalıydı. Nitekim Selim Sırrı, tıpkı Müller’in de yapamadığı gibi, yalnızca bir sporcu olarak kalamazdı. Aynı zamanda bir eğitimci, teorisyen, araştırmacı, folklorist; bir yönetici ve politikacıydı. Erken Cumhuriyet yıllarında Millî Olimpiyat Komitesi’ni kurdu, okullarda bizzat ders verdi, şehir şehir gezerek yeni spor alanlarının kurulmasına önayak oldu, yapılanları denetledi. Müller’in en azından ima ettiği hayat tarzı değişikliği önce Selim Sırrı’nın önemli katkılarıyla İttihad ve Terakki dönemi Osmanlısı ve daha sonra Cumhuriyet dönemi Türkiyesi bağlamında bir devlet politikasına dönüştü. Spor bir adanmışlık, bir aidiyet meselesiydi ve olduğundan her zaman daha fazlasıydı.

*Bu metin daha önce Manifold‘da yayımlanan Anadan Üryan: Müller ve Egzersizleri yazısının değiştirilmiş ve yeniden düzenlenmiş hâlidir.
  • 1.
    Bu tuhaf üçlü meslek tanımı dahi Müller'in ilginç karakteri hakkında ipucu veriyor. 1866 doğumlu Müller önce ilahiyat okur, daha sonra da Danimarka ordusu Kraliyet mühendis birliğinde subay olur. Fizik egzersiz ve kişisel hijyen üzerine çalışmaya müfettiş olarak atandığı Jutland'daki Vejlefjor Sanatoryum'unda çalışırken karar verir. Kısa bir süre sonra, tümüyle projesi üzerine yoğunlaşabilmek için buradaki işinden istifa eder.
  • 2.
    Müller'in kitabı kısa sürede en çok satan yayınlardan olur, 25'ten fazla dile çevrilir. Kitap, günümüzde hala yeni baskı yapmaya devam ediyor.
  • 3.
    J. P. Müller, My System: 15 Minutes' Exercise a Day for Health's Sake, Londra: Athletic Publications, Ltd, s.15.
  • 4.
    Jens Larsen, "J.P. Muller, a Danish sportsman, world famous– and forgotten," www.learntomuller.com.
  • 5.
    Müller erkek giyiminin basitleştirilmesi gerektiğini pek çok kez dile getirir. J.P. Muller, "Sensible Clothing for Men," The Spectator, 5 Kasım 1927, s. 8.
  • 6.
    J.P. Muller, "Sensible Clothing for Men," The Spectator, 5 Kasım 1927, s. 8.
  • 7.
    1908 tarihli "Süsleme ve Suç" ilk kez Cahiers d'aujourd'hui'nin 1913 tarihli 5. sayısında Almanca başlığıyla "Ornament und Verbrechen" olarak yayımlandı. Adolf Loos "Ornament and Crime," Programs and Manifestoes on Twentieth-Century Architecture, ed. U. Conrads, Cambridge: MIT Press, 1971, s. 19.
  • 8.
    Selim Sırrı, "'Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi': Profesör Müller ve 'Benim Usulüm'," Şehbal, 28 Aralık 1910. Ayrıca "Sıhhat ve Afiyetinizi Nasıl İdame Edebilirsiniz? Günde 15 Dakika Talim," Nevsal-i Milli, İstanbul: Arstun Aşarduryan ve Mahdumları Matbaası, 1330/1911, s. 388-399.
  • 9.
    Selim Sırrı, "Terbiye-i Bedeniyye Dersleri: Jimnastik ve Spor," Osmanlı Genç Dernekleri, Sayı: 5, s.13, 1 Ocak 1918.
  • 10.
    Zafer Toprak, "II. Meşrutiyet Döneminde Paramiliter Gençlik Örgütleri," Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi, cilt: 2, İstanbul: İletişim Yayınları, 1985, s. 531-536. Ayrıca Mustafa Balcıoğlu, "Osmanlı Genç Dernekleri" Teşkilat-ı Mahsusa'dan Cumhuriyet'e, Ankara: Asil Yayın, 2004, s. 198-208.
  • 11.
    Bu türden bir tartışma için bknz. Tevfik Şükrü, 700 Resimli İlm-i Eşya, Mekteb-i Fünun-ı Harbiye-yi Şahane Matbaası, İstanbul, 1906-1907.
  • 12.
    Selim Sırrı, "Çocuğunuz Mu Var Derdiniz Var Demektir," Resimli Ay, Cilt: 1, Sayı: 11, 30 Kasım 1924.
  • 13.
    Selim Sırrı, "Nasıl Boyanmalı?," Resimli Ay, Cilt:1, Sayı: 10, 31 Ekim 1924.
  • 14.
    Selim Sırrı, "Abdülhamid'in Saray'ında İftara Nasıl Giderdik?," Tedrisat Mecmuası, Cilt: 11, Sayı: 51.
  • 15.
    Selim Sırrı, "Nasıl Jön Türk Oldum?," Resimli Ay, Cilt: 2, Sayı: 3, 31 Mart 1925.
  • 16.
    Selim Sırrı, "El İşleri?," Resimli Ay, Cilt: 2, Sayı: 1, 31 Ocak 1925.
  • 17.
    Bunlardan biri için örneğin bknz. Selim Sırrı, "Molyer Nasıl Bir Adamdı?," Güneş, Cilt: 1, Sayı: 15.
  • 18.
    Eskrim ve Jimnastik Muallimi Kolağası Selim Sırrı, "Hayat Harekettir," Asker, Cilt: 1, Sayı: 4, 30 Kasım 1907.
  • 19.
    Selim Sırrı, "Kadın Jimnastikleri – Kadınların Terbiye-i Bedeniyyesi," Muallim, Cilt: 2, Sayı: 17, 28 Temmuz 1916; ayrıca Selim Sırrı, "Kadınlar Nasıl Jimnastik Yapmalı?," Şehbal, Cilt: 4, Sayı: 100, 28 Haziran 1914.
  • 20.
    Selim Sırrı, "Zeybek" Şehbal, Cilt: 4, Sayı: 95, 14 Nisan 1914.
PAYLAŞ