"Sinan İçin Büyük ve Müstakil Bir Eser" Ali Saim Ülgen ve Türk Tarih Kurumu'nun Sinan Monografisi Çalışmaları

GÜL CEPHANECİGİL

November 24, 2017

Tasuh4545006 Copy Ali Saim Ülgen
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Ali Saim Ülgen
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Türk Tarih Kurumu tarafından 1937’de yayımlanan “Sinan: Hayatı, Eseri” adlı broşür, hazırlanmakta olan bir monografiyi müjdeler.1 Fuat Köprülü ve Albert Gabriel’in kaleme aldığı metin, “Türk mimarisinin şahikası” olan Sinan ve eserleri üzerine iki cilt olarak tasarlanan çalışmanın önce Türkçe daha sonra Fransızca olarak yayımlanacağını bildirir ve öngörülen içeriğe dair bir özet sunar. Broşürde ifade edildiğine göre, Köprülü’nün koordinasyonunda hazırlanacak olan ilk cilt, mimarın yetiştiği ortam ve biyografisine; Gabriel’in koordinasyonunda hazırlanacak ikinci cilt ise Sinan ve eserlerinin sanat tarihi açısından incelenmesine ayrılacaktır. Maksatlarının bir korpus hazırlamak olmadığını belirten yazarlar, öncelikle olabildiğince çok ve doğru vesika toplamayı hedeflediklerini ifade eder. “Vakaları objektif bir şekilde tetkik ederek bu abidelerin millî ananelerden neler aldığını ve nasıl Türk varlığının tamamlayıcı bir parçasını teşkil ettiğini göstermek” ve Sinan eserlerinin “karakteristik ve orijinal hatlarını bulup çıkararak umumi sanat tarihi içerisindeki yüksek mevkiini anlatmak” diğer hedeflerini oluşturur. Metne göre, Sinan tezkireleri için tenkitli baskıların hazırlanması da öngörülmektedir. Çalışmaya katkı sunan kişiler arasında Köprülü ve Gabriel’den başka Rıfkı Melul Meriç, Ömer Lütfi Barkan, Şevket Aziz Kansu, Ahmet Refik Altınay, Hasan Fehmi Turgal, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Sedat Çetintaş ve Ali Saim Ülgen bulunmaktadır. Dönemin alanında öne çıkan isimlerinden oluşan bu liste, çalışmaya verilen önemin yanı sıra, iktisat tarihinden antropolojiye, kitabelerden kütüphaneciliğe ve mimari belgelemeye kadar çeşitli uzmanlık alanlarını barındırmasıyla da dikkati çekicidir.

Bu broşürden iki yıl önceye tarihlenen gazete haberlerinden çalışmanın kitap yayımlamanın dışında bileşenleri olduğunu da öğrenmek mümkün. 4 Ağustos 1935 ve takip eden günlerdeki gazete haberleri Türk Tarih Kurumu’nun Sinan’ın şahsi hayatı ve eserleri hakkında bir çalışma yapmakta olduğunu ve bu çerçevede gerçekleştirilecek antropolojik tetkik için mezarının açılarak kafatasının çıkarıldığını bildirir.2 9 Ağustos 1935’te ise Sinan için bir heykel dikileceği ve yeri henüz kararlaştırılmamış bu heykel için bir müsabaka düzenleneceği öğrenilir.3 İlerleyen günlerde müsabakaya dair bir habere rastlanmasa da 4 Nisan 1936’da, yapılan araştırmalar sonucu Sinan’ın çehresini ortaya çıkaran bir büstün yapıldığı;4 11 Ocak 1937’de ise Süleymaniye Camii civarındaki medrese ve eski devre ait bütün yapıların onarılarak burada bir “Sinan Sitesi” oluşturulacağı ifade edilir.5 Bugün, oldukça kapsamlı bu Sinan projesinin bazı bileşenleri gerçekleşmiş olsa bile hedeflenen bütüncül sonuca ulaşılamadığı bilinmekte. Süleymaniye medreselerinden yalnızca evvel ve sani medreseler kütüphaneye dönüştürülmüş; Sinan heykeliyse 1942’de sonuçlanan müsabakanın ardından 1956’da Emlak Kredi Bankası’nın desteğiyle yapılarak Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bahçesine yerleştirilmiştir.6 Monografi çalışmasındansa Rıfkı Melul Meriç’in hazırladığı “Sinan tezkireleri – Adsız Risale”, “Risaletü’l-Mimariye”, “Tuhfetü’l-Mimarin” ve “Tezkiretü’l-Ebniye” Mimar Sinan - Hayatı, Eseri I: Mimar Sinan’ın Hayatına, Eserlerine Dair Metinler kitabı kapsamında 1965’te;7 Ömer Lütfi Barkan’ın hazırladığı Süleymaniye Camii ve İmareti İnşaatı (1550-1557) ise 1972’de yayımlanır.8 Ülgen’in 1963’teki vefatına dek aralıklarla çizerek Türk Tarih Kurumu’na teslim ettiği rölöveler ise birlikte yayımlanması öngörülen metin olmaksızın 1989’da basılacaktır.9

Bu çerçevede, SALT Araştırma Ali Saim Ülgen Arşivi’nde yer alan “Üçüncü Kısım: Sinan’ın Eserleri” başlıklı manüskriptin10 söz konusu monografi için hazırlanmış bir taslak olup olmadığı sorusunu akla getirmekte. Arap alfabesi kullanılarak Türkçe olarak yazılmış 168 sayfalık bu metin, Sinan tezkirelerindeki listelerde yer alan türbe ve camilerin banileri ve inşa tarihleri ile tasarım yaklaşımına dair bilgi veriyor. Ancak, biraz dikkatli okunduğunda dilin gramer ve terminoloji açısından oldukça problemli yapısı, metnin kaleme alınışında dile yabancı bir etkenin varlığını düşündürüyor. Bu durumda metnin, bu bölümün yazarlarından olması planlanan Gabriel’in Fransızca olarak söyledikleri veya yazdıklarının çevirisini içeriyor olma ihtimali üzerinde durmak mümkün. Fakat karşılaştırmalı okumalar yapıldığında söz konusu kişinin Gabriel değil Ernst Egli; metnin ise Osmanlı Altın Çağının Mimarı Sinan kitabının11 kısmi bir tercümesi olduğu anlaşılıyor. Monografinin taslağını içermese de Ali Saim Ülgen Arşivi’nin zengin içeriği, akim kalmış bu projeye dair bilinmezleri azaltmada kayda değer bir imkân olarak beliriyor.

Tasudocm0014021 Semsi Pasa Camii Foto Şemsi Paşa Camii, Üsküdar, İstanbul <br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Şemsi Paşa Camii, Üsküdar, İstanbul
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

Osmanlı mimarlık tarihi yazımındaki Sinan ilgisi şüphesiz Türk Tarih Kurumu’nun projesinden önceye uzanır.12 19. yüzyılın son çeyreğinde yayımlanan Usul-i Mimari-i Osmani yazarlarının Sinan’ı mimarlıkta Osmanlı usulünün düzenleyicisi, yapıtlarını da mimarlığın tarihsel izleğinin zirvesine konumlandırdıkları görülürken13 geç Osmanlı dönemindeki popüler basınının da bu ayrıcalıklı konuma uygun bir ilgi gösterdiği biliniyor. Sinan ve mimarlığına dair bu tavrın basit ve pratik gerekçesi, yaşam öyküsü ve yapıları üzerine yeterli yazılı kaynağın bulunması olabilir. Yüzyıl dönümünün koşulları çerçevesinde değerlendirildiğinde, imparatorluğun ekonomik ve siyasi gücünün zirvesi olarak görülen bir dönemi anımsamanın cazibesinin de Sinan ve üretimlerini ön plana çıkaran tavırda etken olabileceği düşünülebilir. Bunların yanı sıra, millete bir kültürel varlık tarifleme gereksinimindeki milliyetçi mekanizmaların etkisini de herhâlde göz ardı etmemek gerekir. Bu doğrultuda, 20. yüzyılın ilk yarısında milliyetçiliğin etnik tonu belirginleşirken, devşirme olarak Sinan’ın etnik kökeninin bir soruna dönüşme ihtimalini tahmin etmek de güç değil.

Örneğin 1927’de Ahmet Ağaoğlu’nun Sinan’ın devşirme olmadığı, marangoz olan dedesinden sanat öğrenip Kayseri’den toplanan devşirmelere katiplik etmek üzere görevlendirilen babasıyla birlikte İstanbul’a geldiğini söylemesi,[Ahmed Ağaoğlu, “Herkunft und Tod Sinans”, Orientalistische Literaturzeitung, XXIX (1926), ss. 858-865’ten aktaran Gülru Necipoğlu, age., ss.159-160.] Sinan’a bu mekanizma içerisinde ayrıcalıklı bir niş açma çabası olarak düşünülebilir. Söz konusu Sinan projesini Türk Tarih Kurumu’na öneren kişi olan Afet İnan’ın, “Sofya’da çıkan Zara gazetesinin 1.5.1935 tarihli nüshasında Sinan’ın Bulgar olduğu yazıldığını haber aldık. Bu haber elbette ki doğru değildi.”14 sözleriyle ifade ettiği tetikleyici ivmeyi de bu çizginin devamına yerleştirmek olası görünmekte.

Afet İnan, projenin gelişimini anlattığı yazısında15 bahsi geçen gazete haberinin ardından, Türk Tarih Kurumu’nun 29.7.1935 tarihli yönetim kurulu toplantısında yaptığı Mimar Sinan hakkında büyük ve müstakil bir eser hazırlama önerisinin kabul edilmesi üzerine 20.8.1936 tarihli toplantı için bir çalışma programı hazırlandığını söyler. Projenin başlangıcına dair kısmen farklı bir anlatı ise Türk Tarih Kurumu’nun o dönemki genel sekreteri Uluğ İğdemir tarafından dile getirilir.16 İğdemir, Türk Tarihinin Anahatları‘na17 “Türklerin medeniyete hizmetleri” başlıklı bölümün eklenmesi kararı üzerine yazılan müsveddelerin kurumun Dolmabahçe Sarayı’ndaki ofisinde okunduğunu; bu esnada Sedad Hakkı Eldem’in kaleme aldığı Osmanlı mimarisine dair müsveddede Bayezid Camii’nin mimarı Hayreddin ile Sinan arasında mukayeseler yapılması ve Hayreddin’e bazı konularda öncelik verilmesi üzerine bir tartışma başladığını ve bu tartışmanın ardından Afet İnan’ın 29.7.1935 tarihli toplantıda Sinan hakkında müstakil ve büyük bir eser çıkarılmasını önerdiğini ifade eder. İğdemir, konunun Atatürk’e iletilmesi üzerine kendisinin de bu düşünceyi yerinde bularak Türk Tarih Kurumu Başkanı Cemil Çambel’e “Sinan’ın heykelini yapınız” notunu gönderdiğini ve aynı zamanda Süleymaniye Camii ve çevresindeki binaların restore edilerek bir “Sinan Sitesi” meydana getirilmesi yönündeki arzusunu dile getirdiğini belirtir. İğdemir’in ifadesi proje ekibine dair de bir takım farklılıklar içermektedir. İğdemir, ilk etapta Amasya Tarihi yazarı Hüsameddin, tarih profesörü Ahmet Refik Altınay, Konya Müzesi müdürü Yusuf Akyurt, kütüphaneler müdürü Hasan Fehmi Turgal, profesör Şevket Aziz Kansu ile mimarlar Sedat Çetintaş ve Sedat Hakkı Eldem’e görev verildiğini; heyecanla işe koyulan bu isimlerin topladığı birçok belgenin ilmî metodla işlenmesi görevininse Fuad Köprülü ile Albert Gabriel’e verildiğini söyler. İğdemir’in ifadesine göre bu esnada ekibe Rıfkı Melul Meriç, Ömer Lütfi Barkan ve Ali Saim Ülgen katılmıştır. Türk Tarih Kurumu’nun tasnifli bir kurum arşivi olmadığı ve resmî yayın organı Belleten ise broşürün de basım tarihi olan 1937’den itibaren yayımlanmaya başladığı için projenin 1937 öncesine ilişkin bu farklı bilgileri resmî bir kaynakla doğrulama imkânı -en azından şimdilik- bulunmuyor.

Fakat Ülgen özelinde bakılacak olursa, arşivde yer alan ve İğdemir imzalı 6 Temmuz 1935 tarihli bir davet yazısı,18 Ülgen’in sonradan katılmadığını, başlangıcından itibaren projenin içinde olduğunu düşündürüyor. Nitekim, Ocak 1936’da Afet İnan’ın Sinan rölövelerine harcadığı mesai için Ülgen’e teşekkür eden ve rölöveler bittikçe kuruma gönderirse kendisine ödeme yapılacağını bildiren mektubu,19 henüz mimarlık ikinci sınıf öğrencisi olan Ülgen’in projede profesyonel olarak yer aldığını da belgeler niteliktedir.

Resim 1 Tasudoc0532006 Türk Tarih Kurumu genel sekreteri Uluğ İğdemir’in Ali Saim Ülgen’i kurumun Dolmabahçe Sarayı’ndaki çalışma ofisine davet eden mektubu.<br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Türk Tarih Kurumu genel sekreteri Uluğ İğdemir’in Ali Saim Ülgen’i kurumun Dolmabahçe Sarayı’ndaki çalışma ofisine davet eden mektubu.
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

Resim 2 Tasudoc0532013 Türk Tarih Kurumu asbaşkanı Afet İnan’ın, hazırlamış olduğu Sinan eserlerine ait rölöveler için <br />
Ali Saim Ülgen’e teşekkür eden mektubu.<br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Türk Tarih Kurumu asbaşkanı Afet İnan’ın, hazırlamış olduğu Sinan eserlerine ait rölöveler için
Ali Saim Ülgen’e teşekkür eden mektubu.
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

Ülgen de “Mimar Sinan için hazırlanan korpus hakkında not” başlıklı bir taslak yazıda20 proje geçmişini özetler. Sinan’ın inşa ettiği tüm eserleri bir araya getirecek ilmî bir kitap hazırlama görevinin Fuad Köprülü’nün başkanlığında kendisi ve Rıfkı Melul Meriç’ten müteşekkil bir heyete verildiğini; Gabriel’in de mimari bölüme katkıda bulunacağını ifade eder. Bu noktada İğdemir’in bahsettiği gibi çalışma ekibinin iki aşamada oluşturulduğunu kabul etmek yerinde olabilir. Proje henüz fikir aşamasındayken konuyla ilgili olabilecek geniş bir grubun yardım ve destekleri alınmış, yayının kapsam ve içeriğinin netleştiği 1937’den sonraysa iş daha küçük bir ekibe verilmiş olmalıdır.

Şubat 1937’den itibaren Ülgen’in rölöveleri hızla hazırlayabilmesi için harekete geçildiği görülür. Çalıştığı yerlerde kendisine izin ve kolaylık gösterilmesi için belgeler hazırlanır ve ihtiyaç duyduğu ekipman Ülgen’e temin edilir.21 Ülgen’in de Almanya’ya gittiği 1939 yılı başına kadar bir dizi rölöveyi çizerek İstanbul’daki Türkiyat Enstitüsü’ne teslim ettiği anlaşılmaktadır.22 İstanbul’da olmayacağı dönemden kaynaklanabilecek gecikmeleri engelleyebilmek için bir grup ölçü ve krokiyi de yanına alır. Ancak, gidişinden birkaç ay sonra, Mayıs 1939’da, tahsil yerini Almanya’dan Fransa’ya değiştirmek durumunda kalmış, ortaya çıkan savaş koşullarından ötürü de Ekim sonunda Türkiye’ye geri dönmüştür.23 Hem bu yer değiştirmeleri hem de Fransa’ya geçişini takip eden yaz aylarında restorasyon şantiyesi stajı yaptığını göz önüne alırsak, Ülgen’in Türkiye’de olmadığı süre içerisinde rölövelere çok zaman ayıramadığı varsayılabilir. Nitekim Paris’ten gönderdiği çizimler için yapılan ödemenin sonraki senenin sekizde biri miktarında olması24 da bu varsayımı destekler. Ayrıca, Gabriel, Ülgen’in Fransa’ya gittiği dönemde kaleme aldığı mektubunda, çizimleri Avrupa’ya götürmekle hata ettiğini, onların yalnızca yerinde tamamlanabileceğini söyleyerek Ülgen’in öngörüsünün gerçekçi olmadığını belirtir.25 Ülgen’in gitmeden önce Türkiyat Enstitüsü’ne teslim ettiği çizimleri incelediğini; Süleymaniye, Rüstem Paşa ve Mihrimah camileri gibi Sinan’ın İstanbul’daki en önemli yapılarına dair hiçbir çizim bırakmamış olduğunu üzülerek gözlemlediğini ekler. Türk Tarih Kurumu’nun, kendisinin Fransa’daki çalışmalarını bitirmesini bekleyemeyeceğini de telaşla hatırlatır. Bu durumda Mösyö Bodin’in Süleymaniye çizimlerinin tamamlanmasına yardım edemeyeceğini söylemesi ise rölövelerin tamamlanmasında zaman zaman desinatör desteği alındığına işaret etmesi açısından dikkati çekicidir.

Resim 3 Tasudoc0534082 Türk Tarih Kurumu’nun, rölövesini hazırlamakla görevlendirildiği yapılarda Ali Saim Ülgen’e kolaylık gösterilmesi için hazırladığı belge.<br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Türk Tarih Kurumu’nun, rölövesini hazırlamakla görevlendirildiği yapılarda Ali Saim Ülgen’e kolaylık gösterilmesi için hazırladığı belge.
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

Ülgen, İstanbul’a dönüşünü takip eden 1940 ve 1941 yıllarında Süleymaniye, Rüstem Paşa, Azapkapı Sokollu ve Molla Çelebi camilerine ilişkin rölöveleri hazırlayarak Türk Tarih Kurumu’na teslim eder.26 Ancak, Mayıs 1941 ile Eylül 1943 tarihleri arasında askere gitmek durumunda kalınca çalışmaya ikinci ve bu kez kesin bir ara verecektir.

Belleten‘de yayımlanan yıllık raporlardan Ülgen’in kuruma teslim ettiği rölövelerin sayılarına dair bilgi edinmek mümkün. Buna göre, 1943-49 yılları Ülgen’in en yoğun çalıştığı dönem olarak öne çıkar. Askerden döndüğü ilk sene teslim ettiği 49 levhanın ardından 1944’te toplam rölöve sayısı 119 olur. Bu sayı 1945’te 169’u, 1948’deyse 251’i bulur.27 Bu arada 1947-49 yıllarına ait bir dizi yazışmadan Gabriel’in, Ülgen’i Sinan rölövelerine yoğunlaşarak çalışmayı sonuca ulaştırması konusunda uyarma ve yönlendirme çabasında olduğu anlaşılıyor. 14 Haziran 1947 tarihli mektupta Gabriel, Ülgen’den çizimlerin bir listesi ile fotoğrafları İstanbul’a getirmesini ve hangi boyutta yayımlanacağını saptamasını ister.28 Ertesi yaz başındaki yazışmada Gabriel uyarıcı bir üslupta, Ülgen’in hem Bursa, hem Konya hem de Edirne’de bulunamayacağını; çalışmanın dosyalarda kalma riskinin söz konusu olduğunu ve yayımlanmadığı takdirde devasa bir işi hiçbir fayda görmeden yapmış olacağını ifade eder.29 1949 yazına gelindiğinde Gabriel’in mektubunda kırgın bir ton sezilmeye başlanır.30 Ülgen’den Türk Tarih Kurumu’nda ne karar verildiğini öğrenmeye çalışmasını ister ve eğer her türlü iş birliği imkânsız kılınarak kendisinin bu çalışmanın tamamen dışında bırakılmasına karar verildiyse bunun açıkça söylenmesinin daha iyi olacağını ifade eder. Gabriel’in Türk Tarih Kurumu’na yazdığı mektupta da dile getirdiği üzere “iş birliğini olanaksız kılma” ile kastettiği onun Türkiye’de olduğu sınırlı süre zarfında Ülgen’in farklı şehirlerde görevlendirilmesi nedeniyle birlikte çalışmalarının mümkün olmamasıdır. Öte yandan Belleten‘de, Gabriel’in 1949 sonbaharında metni kendilerine teslim etmek üzere bütün gerekli tedbirleri alacağını bildirdiği; ancak, kendilerine hâlen hiçbir metin gelmediği belirtilmektedir.31 Ocak 1951’deyse Gabriel’in çalışmalarına devam ettiğini öğrendikleri haber verilmektedir.32

1951’in sonunda Türk Tarih Kurumu söz konusu metni yazmasını bu kez Ülgen’e önerir.33 Ülgen’in cevabı ise Gabriel’in tamamıyla dışarıda bırakılmasını tasvip etmeyen bir çözümdür. 15 ve 16. yüzyıllardaki mimari inkişaf ve Sinan Çağı konulu girişin Gabriel tarafından yazıldığını ve kendisinin bu konuda onu asiste ettiğini; ancak, bir diğer zaruret olan eser tavsif ve mukayeseleriyle mimari ve teknik hususiyetlere dair kısmın kendisi tarafından yazılabileceğini bildirir. Ülgen, hem Gabriel ile olan ortak çalışmadan hem de başlangıçta öngörülen içerikten taviz vermeyen bir tavır sergilese de Gabriel’in, 1947’den itibaren mektuplarında söz konusu yayından Ali Saim Bey’in kitabı olarak bahsetmeye başlamış olması dikkat çekicidir. 1948’deki bir mektubunda, yazacağı girişin yalnızca çalışmanın önem ve kalitesine dikkati çekmekten ibaret olacağını belirtir.34 Ertesi yılsa yazacağı kısmın bir giriş, planşlar için açıklama ve bina tasvirlerini içereceğini kaleme alır.35 Gabriel’in yazacağı metnin içeriğine dair birbiriyle uyuşmayan bu iki ifadenin Ülgen’in düşündüğünden epeyce farklı olduğu açıktır. Hatta içeriğe dair bu farklı açıklamalar, metni yazmaya henüz başlamamış olabileceğini de akla getirmektedir.

Resim 4 Tasudoc0534087 Türk Tarih Kurumu’nun Sinan monografisi çalışmasının metin kısmını yazma önerisi üzerine <br />
Ali Saim Ülgen’in cevabını içeren mektup.<br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Türk Tarih Kurumu’nun Sinan monografisi çalışmasının metin kısmını yazma önerisi üzerine
Ali Saim Ülgen’in cevabını içeren mektup.
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

1957’de Gabriel son bir çaba olarak Türk Tarih Kurumu başkanına kitabın bir an evvel yayımlanmasını rica eden bir mektup yazar.36 Hem çizimlerin hem de Ülgen’in mesleki kıymetine dair görüşlerinin projenin başından beri değişmediğini, yayımlandığı takdirde kitabın çok önemli bir boşluğu dolduracağının altını çizer. Aynı tarihte Ülgen’e de bir mektup yazarak başka bir şey olamayacağını düşündüğünü, bazı entrika akımlarını geri döndürmenin çok mümkün olamadığını dile getirir.37 Ayrıca bu mektubu kendisine her zaman son derece nazik davranan Afet Hanım’a da göstermesini rica etmektedir.

1962’ye gelindiğinde Türk Tarih Kurumu’nun Sinan monografisini yıl sonuna kadar tamamlama kararı aldığı; Ülgen’in de yayının en önemli kısmı olan Sinan’ın yapıları ve bunların mimarlık bakımından değeri bölümünü yazmayı kabul etmiş olduğu anlaşılıyor.38 Yazışmalardan Ülgen’in aynı yıl Nisan ortasına kadar metni, ilerleyen aylarda da çizimleri tamamlayacağını bildirdiğini öğreniyoruz.39 Ancak, Nisan 1962’de Ülgen’in yine çizim teslim ettiğini, çizimlerin kalan bir kısmını Haziran’da, ölçülerini aldığı diğer bir kısım yeni planşı ise ilerleyen aylarda peyderpey teslim etmeyi planladığı görülüyor.40 Metin üzerine herhangi bir çalışmadansa hiç bahis yok.

Resim 5 Tasudoc0740002 Ali Saim Ülgen’in, Sinan monografisi çalışmasının metin kısmını Nisan 1962’de tamamlamayı planladığına dair mektubu.<br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi<br />
Ali Saim Ülgen’in, Sinan monografisi çalışmasının metin kısmını Nisan 1962’de tamamlamayı planladığına dair mektubu.
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

Ülgen’in 8 Şubat 1963’teki beklenmedik ölümü çalışmayı nihai olarak kesintiye uğratır. İğdemir 1965 tarihli yazısında Ülgen’in Türk Tarih Kurumu’na teslim etmiş olduğu 372 parça rölövenin bir tanıtım yazısı ile birlikte yayımlanmasının öngörüldüğünü ve bu görevin Orhan Alsaç ve Aptullah Kuran’a verilmiş olduğunu belirtir.41 Bu ifadeden kuruma teslim edilenler arasında metin bulunmadığı çıkarımını yapmak mümkün. Hasan Rıza Ergezen’in kaleme aldığı nekroloji yazısında Ülgen’in bu kitabı ancak 60 yaşında tamamlayabileceğini söylediğini dile getirmesi de aynı kanıyı güçlendiriyor.42 Bu noktada Ülgen’in 1962’de dört ay içerisinde metni teslim etme vaadinde bulunduğu göz önünde tutulursa metin için bir takım ön çalışmalar yapmış olduğunu varsaymak anlamlı görünüyor.

Sinan’la ilgili Ülgen arşivinde bulunan en kapsamlı metin Ernst Egli’nin Sinan: Osmanlı Altın Çağının Mimarı kitabının kısmi tercümesi.43 Egli’nin İsviçre’ye dönmesini takiben 1943-44 yıllarında kaleme aldığı bu kitabın,44 1953-55 dönemine denk gelen ikinci Türkiye ziyaretinde fotoğraf ve revizyonlarının tamamlandığı ve burada tanıştığı yayıncı Eugen Renstch vasıtasıyla yayımlandığı anlaşılıyor. Kitap Sinan’ın yetiştiği dönemin toplumsal ve kurumsal yapısını anlatan bir giriş ve yaşamını detaylandıran bir bölüm ile işlevlerine göre düzenlenmiş yapılar kısmından oluşuyor. Bu kitaptan Ülgen’in tercüme ettiğiyse yapılara ilişkin olan kısım. Kullanılan dil metnin revize edilmemiş ve hayli ham bir tercüme olduğunu düşündürse de yazının tümünün çevrilmeye çalışılması ve fotoğraf referanslarının dahi hassasça aktarılması bu çalışma acaba bir yayın olmak üzere hazırlanmış olabilir mi sorusunu da akla getiriyor. Öte yandan Egli’nin, kitabın basımını takip eden yıllarda tercüme konusunun gündeme geldiğini ve Cevat Dursunoğlu’nun deneme mahiyetinde kısa bir bölüm üzerine çalıştığını belirtmesinin bu kanıyı güçlendirdiği de düşünülebilir.45 Fakat bu teşebbüse dair herhangi bir somut veri bulun(a)maması ve yalnızca yapılar kısmı üzerine çalışıldığı dikkate alınırsa bu tercümenin Ülgen’in yazacağı bölüm için bir hazırlık çalışması olarak gerçekleştirilmiş olabileceğini varsaymak daha makul görünüyor.

Resim 6tasudocm0297024 Ali Saim Ülgen’in Pertev Mehmet Paşa Camii’ne ilişkin bir ölçü krokisi.<br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Ali Saim Ülgen’in Pertev Mehmet Paşa Camii’ne ilişkin bir ölçü krokisi.
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

Resim 7 Tasudocm0297012 Ali Saim Ülgen’in Pertev Mehmet Paşa Camii’ne ilişkin bir belgeleme çalışması.<br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Ali Saim Ülgen’in Pertev Mehmet Paşa Camii’ne ilişkin bir belgeleme çalışması.
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

Resim 8 Tasudocm0026011 Ali Saim Ülgen’in Beşiktaş Sinan Paşa Camii’ne ilişkin bir ölçü krokisi.<br />
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi
Ali Saim Ülgen’in Beşiktaş Sinan Paşa Camii’ne ilişkin bir ölçü krokisi.
SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi

Ancak, Ülgen için esas hazırlık çalışmasının rölöveler olduğunu düşünmek herhâlde daha anlamlı. Geçmiş mimarlığın bilgisini doğrudan yapı üzerinden okuma alışkanlığına sahip bir neslin mensubu olarak, rölövelerin söylenebileceklerin çoğunu ifade edebileceğini düşünüyor olması muhtemel. Hatta çağdaşı Çetintaş’ın çalışmalarıyla birlikte düşünüldüğünde belki rölöveye söz konusu dönemde bugün anladığımızdan farklı bir anlam yüklenmiş olduğunu varsaymak da olası. Uğur Tanyeli, Çetintaş rölövelerinin mimari bir geçmişi belgelemek için değil onu estetize ederek yeniden üretmek için olduğunu söyler.46 Tarama tekniğiyle işlenmiş, gölgeler, renkler, bacalardan tüten dumanlar gibi unsurlar içeren Çetintaş rölövelerinin yanında Ülgen’in çizimleri steril üsluplarıyla gayet farklıdır. Ancak, dikkatli incelendiğinde bunların önemli bir kısmının mevcut durumu tespit eden rölöveden ziyade restitüsyon oldukları fark edilir.47 Buysa çizimlerin Sinan monografisi için hazırlandıkları göz önüne alındığında oldukça anlamlı görünmektedir. Zira Ülgen yapıya ilişkin bir durum tespiti değil, Sinan’ın nasıl tasarlamış olduğunu anlamaya yönelik bir tarih çalışması yapmakta ve bu konudaki düşüncelerini de muhtemelen bir mimar için en olağan ifade aracı olduğunu düşündüğü çizim ile ortaya koymaktadır. Bu yaklaşımı, yazılarında Sinan’ın ne düşünmüş ve nasıl bir tesir yaratmak istemiş olabileceğine odaklanan üslubu ile de bütünlenir. Ülgen’in bakış açısı, takip eden yıllardaki pek çok mimar ile mimarlık tarihçisi için de bir tarih üslubu olacaktır.
  • 1.
    Türk Tarih Kurumu, Sinan: Hayatı, Eseri, İstanbul: Devlet Basımevi, 1937.
  • 2.
    "Mimar Sinan Türbesinde Araştırma", Akşam, 4.8.1935, s. 3; "Mimar Sinan: Büyük Mimarın Kafatası Mezarından Çıkarıldı", Akşam, 5.8.1935, s. 2; "Mimar Sinan: Büyük Türk Sanatkarı için Bir Eser Hazırlanacak", Akşam, 7.8.1935, s. 3
  • 3.
    "Mimar Sinan için Anıt: İç Bakanın Başkanlığında bir Komisyon Toplandı", Akşam, 9.8.1935, s. 2; "Mimar Sinan Anıtı Nereye Dikilecek?", Akşam, 10.8.1935, s. 1
  • 4.
    "Büyük Türk Mimarı Sinan: Hakiki Çehreyi Ortaya Koyan Bir Büst yapıldı", Akşam, 4 Nisan 1936, s. 2
  • 5.
    "Süleymaniye'de Bir Tıp Müzesi Kurulacak-Burada Bir Sinan Mahallesi Vücuda Getirilmesi Düşünülüyor.", Akşam, 11.1.1937, ss. 1-4
  • 6.
    Heykeltraş Hüseyin Anka'nın kazandığı Sinan heykeli müsabakası için bkz. "TTK'nın Yıllık Umumi Heyet Toplantısı", Belleten, No: 29, C. 8, II. Kanun 1944, s. 159. Heykelin uygulama süreci için bkz. SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi TASUDOC0446043, TASUDOC0448081-0448082, TASUDOC0448088-0448092, TASUDOC1409014-1409015.
  • 7.
    Rıfkı Melul Meriç (haz.), Mimar Sinan - Hayatı, Eseri I: Mimar Sinan'ın Hayatına, Eserlerine Dair Metinler, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1965.
  • 8.
    Ömer Lütfi Barkan, Süleymaniye Camii ve İmareti İnşaatı (1550-1557), Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1972.
  • 9.
    Mimar Sinan Yapıları (Katalog), Çizen: Ali Saim Ülgen, Yay. haz. Filiz Yenişehirlioğlu ve Emre Madran, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1989.
  • 10.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOCA0071.
  • 11.
    Ernst Egli, Sinan der Baumeister Osmanischer Glanzzeit, Stuttgart: Erlenbach, 1954. Kitabın 1976 yılında ikinci baskısı, 2009 yılında ise Türkçe tercümesi yayımlanmıştır. Ernst Egli, Osmanlı Altın Çağının Mimarı, Çev. İbrahim Ataç, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2009.
  • 12.
    Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemi mimarlık tarih yazımında Sinan konusunun gelişimine dair kapsamlı bir değerlendirme için bkz. Gülru Necipoğlu, "Creation of A National Genius: Sinan and the Historiography of 'Classical' Ottoman Architecture," Muqarnas, vol. 24, 2007, ss. 141-183.
  • 13.
    İbrahim Edhem vd., Usul-i Mimari-i Osmani, İstanbul, 1873, s. 12
  • 14.
    Afet İnan, Mimar Koca Sinan, Ankara: Ayyıldız Matbaası, 1968, s. 63
  • 15.
    Afet İnan, age, ss. 63-64
  • 16.
    Uluğ İğdemir, "Önsöz", Mimar Sinan- Hayatı, Eseri I: Mimar Sinan'ın Hayatına, Eserlerine Dair Metinler, Haz. Rıfkı Melul Meriç, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1965, s.VII-VIII.
  • 17.
    Türk Ocağı Türk Tarihi Heyeti, Türk Tarihinin Ana Hatları, İstanbul: Devlet Matbaası, 1930.
  • 18.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0532006.
  • 19.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0532013.
  • 20.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0448083.
  • 21.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC1023, TASUDOC0534081, TASUDOC0534082.
  • 22.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0532034, TASUDOC0534036.
  • 23.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC1027.
  • 24.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0534084, TASUDOC0534086.
  • 25.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0528008- 0528009.
  • 26.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC 0534086 ve TASUDOC0534037.
  • 27.
    "Türk Tarih Kurumu Genel Kurulu'nun Yıllık Toplantısı", Belleten No: 31, c. 8, Temmuz 1944, s. 159; "Türk Tarih Kurumu'nun 1.10.1944'ten 31.10.1945 tarihine kadar bir yıllık çalışmaları hakkında Genel Kurul'a sunulan rapor", Belleten No: 37, c. 10, Ocak 1946, s. 228; "Türk Tarih Kurumu'nun son 5 yıllık (1944-49) Çalışmaları Hakkında IV. Türk Tarih Kongresine Sunulan Rapor", Belleten No: 49, c. 13, Ocak 1949, s. 212.
  • 28.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0528014-0528015
  • 29.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0528020-0528021.
  • 30.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0528087-0528088.
  • 31.
    "Türk Tarih Kurumu Genel Kurulu'nun 25 Mart 1950 tarihli toplantısına ait tutanak özeti", Belleten No: 53, c. 14, Ocak 1950, s. 315.
  • 32.
    "Türk Tarih Kurumu Genel Kurulu'nun 1951 Toplantısı", Belleten, No: 57, c. 15, Ocak 1951, s. 308.
  • 33.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0534087.
  • 34.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0528020-0528021.
  • 35.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0528027-0528028.
  • 36.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0527079-0527080.
  • 37.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0527043-0527044.
  • 38.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0740001.
  • 39.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC03150001.
  • 40.
    SALT Araştırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOC0740002.
  • 41.
    Uluğ İğdemir, age, s. VIII.
  • 42.
    Hasan Rıza Ergezen, "Y. Mimar Ali Saim Ülgen 1914-1963", Arkitekt, 1963, No: 311, s. 88.
  • 43.
    SALT Araşırma, Ali Saim Ülgen Arşivi, TASUDOCA0071.
  • 44.
    Zürih ETH arşivi, https://doi.org/10.3929/ethz-a-000312291.
  • 45.
    Ernst Egli, age, s. 212
  • 46.
    Uğur Tanyeli, "Bir Çetintaş Rölövesi Ne Söyler?", Arredamento Dekorasyon, No. 5, 1992, ss. 108-109.
  • 47.
    Zeynep Ahunbay, "Genç Cumhuriyet'in Koruma Alanındaki Öncülerinden Yüksek Mimar Ali Saim Ülgen (1913-1963)".
Share