Tek ve Çok Söyleşileri:
Kuyumculuk
Salt Galata
4 Kasım 2016 19.00
SALT Galata, Oditoryum
1955’ten 1995’e Türkiye’deki üretim ortamını seçili nesneler aracılığıyla tartışmaya açan Tek ve Çok sergisi kapsamındaki söyleşi dizisinde, 4 Kasım’da mücevherin seri üretime geçişi ele alınacak. Akademisyen ve araştırmacı Ayşe Coşkun Orlandi, iki nesil kuyumcu ustaları Merujan Gevik ve Arman Suciyan ile 1980 sonrası serbest ekonomi politikalarının zanaat kökenli üretime etkilerini, zanaat üretim kültürünün çözülmesiyle yaşanan kayıpları ve seri üretimin kazanımlarını değerlendirecek.
Ayşe Coşkun Orlandi Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır.
Merujan Gevik mücevher ustası. Kapalıçarşı’daki atölyesinde üretime devam etmektedir.
Arman Suciyan mücevher tasarımcısı ve ustası. 2010’dan bu yana kendi adıyla üretim yapmaktadır.
Söyleşi dili Türkçe’dir.
Tek ve Çok sergisi 13 Kasım’a kadar SALT Galata’da görülebilir.
Kuyumculukta Atölyeden Fabrikaya
Sektörel üretim hacminin tamamına yakını İstanbul’da, 555 yıldır kuyumculuk geleneğini sürdüren Kapalıçarşı ile çevresindeki hanlarda yapılan mücevher üretiminin endüstri ölçeğine ulaşması 1990’lar sonrasında oldu. 1989’da Merkez Bankası altın ithalatını serbest bırakana kadar, Türkiye’de altın ithalat ve ihracatı yasal olmayan yollardan yapılırdı. Zanaat kökenli üretim geleneğinin seri üretim mekanizmalarına geçişini sağlayan ilk adım, 1991’de Dünya Altın Konseyi’nin İstanbul ofisini açması oldu. Konseyin seri üretime uygun modüler tasarım önerileri, takı piyasasına tasarım kavramını sundu. 1995’te İstanbul Altın Borsası’nın kurulmasıyla uluslararası ortak standartların benimsenmesi mücevher sektöründeki dönüşümü hızlandırdı. Türkiye, bu sürecin sonunda ihracat potansiyeli yüksek, büyük ölçekli takı üreticisi fabrikalarla tanıştı.
Ayşe Coşkun Orlandi, Merujan Gevik ve Arman Suciyan
1955’ten 1995’e Türkiye’deki üretim ortamını seçili nesneler aracılığıyla tartışmaya açan Tek ve Çok sergisi kapsamındaki söyleşi dizisinde, 4 Kasım’da mücevherin seri üretime geçişi ele alınacak. Akademisyen ve araştırmacı Ayşe Coşkun Orlandi, iki nesil kuyumcu ustaları Merujan Gevik ve Arman Suciyan ile 1980 sonrası serbest ekonomi politikalarının zanaat kökenli üretime etkilerini, zanaat üretim kültürünün çözülmesiyle yaşanan kayıpları ve seri üretimin kazanımlarını değerlendirecek.
Ayşe Coşkun Orlandi Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır.
Merujan Gevik mücevher ustası. Kapalıçarşı’daki atölyesinde üretime devam etmektedir.
Arman Suciyan mücevher tasarımcısı ve ustası. 2010’dan bu yana kendi adıyla üretim yapmaktadır.
Söyleşi dili Türkçe’dir.
Tek ve Çok sergisi 13 Kasım’a kadar SALT Galata’da görülebilir.
Kuyumculukta Atölyeden Fabrikaya
Sektörel üretim hacminin tamamına yakını İstanbul’da, 555 yıldır kuyumculuk geleneğini sürdüren Kapalıçarşı ile çevresindeki hanlarda yapılan mücevher üretiminin endüstri ölçeğine ulaşması 1990’lar sonrasında oldu. 1989’da Merkez Bankası altın ithalatını serbest bırakana kadar, Türkiye’de altın ithalat ve ihracatı yasal olmayan yollardan yapılırdı. Zanaat kökenli üretim geleneğinin seri üretim mekanizmalarına geçişini sağlayan ilk adım, 1991’de Dünya Altın Konseyi’nin İstanbul ofisini açması oldu. Konseyin seri üretime uygun modüler tasarım önerileri, takı piyasasına tasarım kavramını sundu. 1995’te İstanbul Altın Borsası’nın kurulmasıyla uluslararası ortak standartların benimsenmesi mücevher sektöründeki dönüşümü hızlandırdı. Türkiye, bu sürecin sonunda ihracat potansiyeli yüksek, büyük ölçekli takı üreticisi fabrikalarla tanıştı.