Sanat Kullanımları:
Son Sergi
Salt Galata
20 Nisan – 11 Haziran 2017
Kültür kurumları için “acil durum”, “sorumluluk” ve “hedef” kavramları neyi ifade ediyor; bunlar, beraberinde ne gibi gereklilikleri getiriyor? Avrupa müzeler konfederasyonu L’Internationale’ye üye altı kurum ile bağlantılı çevrelerde yürütülen tartışmaların temel noktalarını bu meseleler oluşturuyor.
L’Internationale’nin 2012’den bu yana sürdürdüğü beş yıllık The Uses of Art [Sanat Kullanımları] programı, sergi, e-yayın ve konuşmalarla Nisan ayında sona eriyor. Konfederasyona üye kurumlar ile iş birlikçileri arasındaki diyaloğun kapsamını genişleten program, kültür kurumlarının vazifeleri üzerine çok yönlü bir düşünce üretimi sunuyor. L’Internationale’ye göre, enternasyonalizm siyaset, sanayi veya kültürde tek biçimlilik tariflemiyor ve çok seslilik karşıtlıklar içeriyor.
SALT, Sanat Kullanımları programı boyunca, araştırma temelli iki büyük sergi projesi geliştirdi. 2015’te SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da gerçekleştirilen Nerden geldik buraya, 2016’da SALT Ulus’un ardından The 1980s. Today’s Beginnings? [1980’ler. Bugünün Başlangıçları?] sergisinin bir parçası olarak Hollanda, Eindhoven’daki Van Abbemuseum’da gösterildi. 2016’da SALT Galata’da düzenlenen Tek ve Çok ise bu yıl başkentte, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde incelemeye açıldı. SALT ekibi, son beş yıl içerisinde, L’Internationale Online ve Glossary of Common Knowledge gibi çevrimiçi projelerin yanı sıra, arşiv, yorumlama ve erişime odaklı kurumlar arası projelere katkıda bulundu. SALT, aynı zamanda, üye kurumların koleksiyonlarından işler ödünç alarak SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da “Tek İş” sunumları yaptı.
SALT’ın bu son Sanat Kullanımları sergisi, SALT Galata kullanıcılarını, bir kültür mekânı olarak SALT Galata’nın ne olduğu ya da olabileceği üzerine özgün tepkiler vermeye ve nitelikli yorumlar yapmaya teşvik eder. Abbas Akhavan, Refik Anadol, Futurefarmers ve Laure Prouvost’nun sanatsal müdahaleleri ile mimari önermeleri, yapının ve arşiv koleksiyonları gibi kaynaklarının yeterince kullanılmamış yanlarına hayat vererek, kurumu geçici olarak yeniden çerçeveleyen ayrı işlev ve olasılıkları ön plana çıkarır.
Birer bağımsız deneme olan ve SALT’ın davetiyle ortak kaygı ve sorular ışığında üretilen bu dört müdahale, birbiriyle ilişkili ama zıtlıklar içeren tepkilere, diyalog ve görüş ayrılığına mekân ve imkân sağlamayı amaçlar.
L’Internationale’nin 2012’den bu yana sürdürdüğü beş yıllık The Uses of Art [Sanat Kullanımları] programı, sergi, e-yayın ve konuşmalarla Nisan ayında sona eriyor. Konfederasyona üye kurumlar ile iş birlikçileri arasındaki diyaloğun kapsamını genişleten program, kültür kurumlarının vazifeleri üzerine çok yönlü bir düşünce üretimi sunuyor. L’Internationale’ye göre, enternasyonalizm siyaset, sanayi veya kültürde tek biçimlilik tariflemiyor ve çok seslilik karşıtlıklar içeriyor.
SALT, Sanat Kullanımları programı boyunca, araştırma temelli iki büyük sergi projesi geliştirdi. 2015’te SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da gerçekleştirilen Nerden geldik buraya, 2016’da SALT Ulus’un ardından The 1980s. Today’s Beginnings? [1980’ler. Bugünün Başlangıçları?] sergisinin bir parçası olarak Hollanda, Eindhoven’daki Van Abbemuseum’da gösterildi. 2016’da SALT Galata’da düzenlenen Tek ve Çok ise bu yıl başkentte, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde incelemeye açıldı. SALT ekibi, son beş yıl içerisinde, L’Internationale Online ve Glossary of Common Knowledge gibi çevrimiçi projelerin yanı sıra, arşiv, yorumlama ve erişime odaklı kurumlar arası projelere katkıda bulundu. SALT, aynı zamanda, üye kurumların koleksiyonlarından işler ödünç alarak SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da “Tek İş” sunumları yaptı.
SALT’ın bu son Sanat Kullanımları sergisi, SALT Galata kullanıcılarını, bir kültür mekânı olarak SALT Galata’nın ne olduğu ya da olabileceği üzerine özgün tepkiler vermeye ve nitelikli yorumlar yapmaya teşvik eder. Abbas Akhavan, Refik Anadol, Futurefarmers ve Laure Prouvost’nun sanatsal müdahaleleri ile mimari önermeleri, yapının ve arşiv koleksiyonları gibi kaynaklarının yeterince kullanılmamış yanlarına hayat vererek, kurumu geçici olarak yeniden çerçeveleyen ayrı işlev ve olasılıkları ön plana çıkarır.
Birer bağımsız deneme olan ve SALT’ın davetiyle ortak kaygı ve sorular ışığında üretilen bu dört müdahale, birbiriyle ilişkili ama zıtlıklar içeren tepkilere, diyalog ve görüş ayrılığına mekân ve imkân sağlamayı amaçlar.
“ağaca balta vurmuşlar”
27 Nisan - 11 Haziran
Abbas Akhavan’ın mekâna özgü işleri, hayatın ve içerisinde bulunduğumuz yaşantı yapılarının kırılganlığını göz önüne alarak çevresine duyarlılık gösterir. Sanatçının bu sergi için ürettiği mekâna özgü müdahaleler, yapının mimarisi ve gündelik ritmiyle birlikte varlık gösterirken güncel sosyo-politik gerçekliklere gönderme yapar. SALT Galata’daki lokantanın terasında konumlanan “ağaca balta vurmuşlar”, tarihî yarımadaya açılan kültür mirası manzarasını kesintiye uğratır. Çatılara yazı yazmayı “şiirsel bir eylem” olarak yeniden yorumlayan serinin son halkası olan bu iş, aynı zamanda, helikopter veya uçaktan görülmesi tasarlanmış bir S.O.S. [acil durum] çağrısı niteliğindedir.
“ağaca balta vurmuşlar” işinin yıkım göndermesi, SALT Araştırma’ya sarkan, 91 metre 44 cm uzunluğunda, beyaz bir katlı kumaşla tamamlanır. Bir kefene veya ortaya çıkması bekleneni gizleyen bir örtüye benzeyen bu kumaş; kayda değer bir heykel olmamakla birlikte, çevresinde yapılan protesto gösterilerine tepki olarak Bahreyn hükûmeti tarafından 2011’de yıktırılmasıyla adı duyulan İnci Anıtı’nın bir tür temsili gibidir. Bu işlere, ikinci kata çıkan merdivende duvara yaslı şekilde duran ahşap saplı, büyük boy bir süpürge eşlik eder.
Arşiv Rüyası
20 Nisan - 11 Haziran
SALT Araştırma arşiv koleksiyonlarını ve özellikle de Osmanlı Bankası Müzesi koleksiyonunu sabit olgularla değerlendirmek ne anlama gelir? Peki ya bütün bunlar, birkaç sene öncesine kadar erişilemeyen bir işlemci gücüne sahip yapay zekâyla veya makine öğrenimi algoritmalarıyla görselleştirilse ne olur? Ya da aynı şekilde, yüksek boyutlu veriler birbirleriyle etkileşime açılıp izleyiciyi çevreleyen mekânlara dönüştürülse?
SALT’ın davetiyle Refik Anadol, SALT Araştırma koleksiyonları ile Osmanlı Bankası Arşivleri’nden izleyiciyi saran bir arayüz oluşturarak müze ile koleksiyon kavramlarına meydan okuyan, kullanıcı güdümünde bir sanal gerçeklik deneyimi tasarladı. Sanatçının -1 katındaki medya enstalasyonu, sergi mekânını gelecek ve geçmişin içe içe geçtiği, kapsayıcı bir ortama dönüştürüyor.
Tohum Yolculuğu
27 Nisan’dan itibaren
“Kutuplara gitmek için yapılmış eski bir ahşap yelkenlide, Norveç’ten İstanbul’a doğru muhteşem bir yolculuğa çıktığınızı hayal edin. Bu yelkenli, bir kadeh gibi ustalıkla şekillendirilmiş minik bir tekne taşıyor; içinde, Rus şehri Saint Petersburg’daki bir müzede ve Norveç’in kuzeyindeki bir saunanın çatı kirişleri arasında bulunmuş bir avuç dolusu eski buğday ve arpa tohumu. Birer mücevher gibi bu tohumlar… Her yönüyle gerçek dışı olan bu yolculuk, aynı anda hem mitolojik, hem bilimsel, hem de politiktir. Zaman ve mekânda geriye giderek tohumların kökenine; Türkiye’nin doğusuna uzanır.”
Michael Taussig, Futurefarmers’ın 2016’da Norveç’te başladığı ve Eylül ayında İstanbul’da tamamlayacağı Seed Journey [Tohum Yolculuğu] projesini böyle betimler. Teknenin İstanbul’a varışından önce, aralarında Amy Franceschini, Alfonso Borragan, Martin Lundberg, Marthe Van Dessel, Audrey Snyder ve Ignacio Chapela’nın da bulunduğu bir ekip, mürettebatın yürüttüğü araştırmalar ile ortak bilgi birikiminin çeşitli yönlerini bir enstalasyonla hikâyeleştirmeye başladı. SALT Araştırma’daki kasa dairesinde konumlanan ve gelecek aylarda yeni eklemelerle geliştirilecek olan içeriğe, Slow Food İstanbul ve Murat Demirtaş’ın katkıları eşlik eder.
pürüzsüz mermerinizden parlayacak kadar yumuşak ve kavisli
27 Nisan - 11 Haziran
Bir yapı, onu kullananlara kendi kurgularını ve tarihinin katmanlarını sunabilir mi? Laure Prouvost’nun SALT Galata’daki müdahaleleri, daha önceki mekâna özgü çalışmalarından hareketle, yapının ayrı yerleri ve kullanımlarını inceler. Sanatçı, kasıtlı yanlış anlaşılmalar, kültürel kaymalar ve hikâye anlatıcılığı üzerinden SALT Galata’daki örtük faaliyetleri ortaya çıkarır.
Prouvost’nun paspas kadınları, temizlik, bakım ve kontrol gibi her gün düzenli aralıklarla göze çarpmadan tekrarlanan hizmetleri anımsatırken, SALT Galata’nın kapısından girenleri gerçeküstü bir mizah ve sözcük oyunlarıyla karşılar. Paspas kadınların misafirperver sözleri, giriş katını birinci kata bağlayan mermer ve cam akışını nükteli şekilde kesintiye uğratır. Sanatçı, trompe l’œil [göz yanılması] tekniklerini kullanarak yapının en görünür mimari bileşenlerine dair algıyla oynar, mermerin tekrarlayıcı görsel ritmine müdahale eder ve giriş duvarında kabartmaları bulunan Partenon atlılarını bir başka istikamette yolculuğa çıkarır.
Bu sergi, SALT’ın üyesi olduğu Avrupa müzeler konfederasyonu L’Internationale’nin beş yıllık The Uses of Art – The Legacy of 1848 and 1989 [Sanat Kullanımları – 1848 ve 1989’un Mirası] programı kapsamında gerçekleştirilmektedir.