23 Kasım 2024
Türkiye'nin Uluslararası Sergilere Katılımı paneli çevrimiçi gerçekleştirilecek.

TUR / TOUR*

Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar

27 Nisan 2018

Dsc0207 2 <i>Devamlılık Hatası</i>, SALT Beyoğlu, Nisan 2018
Fotoğraf: Mustafa Hazneci
Devamlılık Hatası, SALT Beyoğlu, Nisan 2018
Fotoğraf: Mustafa Hazneci
Tur/Tour, galeri ile şehrin bazı semtlerinin eşzamanlı izlenebileceği bir sergi. Yolcuların sıkılmadan gezmeleri için tur düzenlendiği bilinir, ancak bu sergide, tanımlar ve imgeler üstüste bindirilip bir değişim, başkalaşma ya da yok olma sürecinde birbirine eklendiği için, seyr ü temaşanın yanısıra bir takip de gerekiyor.

Başlangıçta ithafla da bildirilen bu gereklilik karşısında (Sana), iki değişim seçeneği sunuluyor: Uzaktan bakarak karışmamayı, seyirci kalmayı tercih edene legal yoldan uçma taahhüdü, her evreyi gözlemleyerek izleyene ise tur atlama şansı. Başka bir ifadeyle boş yok. Ya insanüstü bir güce sahip olup, dünyayı artık ve hep kuşbakışı seyretmek ya da bulunduğumuz yerde insan olarak varolmanın sınırlarını özgür iradeyle zorlamak. Her iki halde de sunulacak görüntüler birbirinin aynı olup, aşina olduğumuz görülecek, tanıdık mekanlar gezilecek. Zaman ise, masaldaki gibi değişime en uygun zemini sağlayan gece yarısı.

Bu verilerle ilk durak Dolmabahçe’ye gelindiğinde -Külkedisi sendromuyla olsa gerek- saraya gideceğimizi sanıyorken, rehberimiz stadyumda gösteriye hazırlanan kızlarda kimliğimizi, bugünün zihniyetini ve istikbali aynı anda görebileceğimizi söylüyor. Geleceğin mini etek ve botlarla çağdaş görüntüye, bekaret kemeriyle iffetine kavuşturulup, ulusal renklerle de meşruluğunun teminat altına alındığını görüyoruz.

Bizi temiz geleceğe ulaştıracak yolun emniyeti için din, örf ve milli şuur tarafından belirlenen tehditlerle sterilize edilen kızları, melek sıçraması koreografisi ile oluşturdukları üreme organlarının görüntüsünde kuşbakışı seyrederken; hep beraber havalanıyoruz.

Hem havada kalabilmek hem de yol almak için hiç hız kesmeden Eminönü’ne vardığımızda; griliği spotun sarısıyla ikame edilmiş camiyi merdivenindeki güvercinlerden tanıyoruz. Rehberin, bazı inanışlara göre, güvercinlerin temiz ölü ruhların gökyüzündeki şekilleri olduklarına dair yaptığı açıklama, gece vakti bazılarını gelecek düşünden ürperterek uyandırmaya yetiyor. Üstelik, bizden önceki cemaatin dağılırken bıraktığı botların staddaki kızlara ait olduklarını farkedip; bu kadar çabuk buraya varışlarına zaman bakımından bir anlam veremeyince, kimimiz bunun bir değişim aldatmacası olduğunu, kimimiz de gerçekten uçtuklarını düşünüyoruz.

Bu şaibeli durum esnasında, rehberin “Arkanıza dönüp bakın!” uyarısıyla, Galata Kulesi’nden yarasa kanatlarıyla havalanan silueti görüyoruz. Ayakları çıplak, üzerinde ise bu mesafeden okunamayan yazılı bir önlük var. Biz, kızların yeni bir üniforma ile gösteriye devam ettiklerini söylerken; tarih bilgisine güvenen ve tekerrüre inanan bir grup onu Üsküdar’da karşılamak üzere bizden ayrılıyor. Uçma taahhüdü ile hafiyesi bir bağlantı kuranlar ise, onun aramızda en temiz ruha sahip olanı sonsuza dek şahitliğini yapmak üzere yanına katıp uçuracak bir melek olduğunu belirtiyorlar. Bu konuda kendine güvenenlerin de çoktan ayaklarının yerden kesildiğini izliyoruz. Dağılmanın yarattığı karışıklıkta rehberi de kaybedince; geride kalanlarla turun başladığı galeriye dönme kararı alıyoruz. Ancak, galeride daha önce farketmediğimiz bir muhbirle karşılaşıyoruz. İşlevine rağmen hep kıyıda köşede gizlenen ve gereksiz yere kullanıldığında cezalandırılma tehlikesi arz eden bu objeyi, büyütülmüş olarak gözümüzün önünde bulunca, kendi durumumuzla olan bağlantısını kurmaya çalışıyoruz. Yolculuğun verdiği sıkıntı ve yorgunlukla olsa gerek bu muhbirin yabancı ajan olduğunu iddia edenlerle, tur operatörünün ya da rehberin snopluğu olarak yorumlayanlar tartışıyorlar. Uçma hevesini ve ümidini tamamen yitirenler ise bu tartışmanın büyümesinden endişe duydukları için derhal harekete geçmek üzere muhbiri kullanıyorlar.

- - -

Bu yazı, Aydan Murtezaoğlu’nun 8-24 Mart 1995 tarihlerinde Taksim Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilen Tur/Tour sergisi kapsamında Anons Plastik Sanatlar dergisinin 48. sayısında (Mart 1995) yayımlanmıştır.

Yazının orijinaline sadık kalınmıştır.
PAYLAŞ