Gülsün Karamustafa ve Arabesk
DUYGU DEMİR
9 Aralık 2013
Gülsün Karamustafa, 70’lerden 80’lerin başına dek Türkiye’de kırsaldan kente yaşanan yoğun göçün etkilediği, maddi ve görsel kültürde oluşan değişimi insan figürü üzerinden resmetti. Karamustafa’nın özellikle 1980’lerin başında yaptığı resim, kolaj ve baskılarda arabesk teması öne çıkar.
Arabesk kelime olarak sadece melez bir müzik türünü değil, aynı zamanda o dönemin yeni kentlilerinin hissiyatını tanımlıyor, kırsaldaki yaşama duyulan nostalji, kayıp ve özlem duygularıyla karışık, yenilgi ve kaderciliği karakterize eden bir durumu da anlatıyordu.
Ertem Eğlimez’in 1988 yılı yapımı absürd komedi filmi Arabesk‘ten önce bir çok başka Türk filmi de bu alt kültürü anlatan senaryolar üzerine kurulmuştu; masumiyetini köyden şehire kaçtığında kaybeden kadın figürleri, yozlaşan erkekler, içli şarkılarıyla pavyonlarda küskün hayatlar yaşayan şarkıcılar, zengin İstanbullu kız ile taşradan gelmiş fakir delikanlı gibi kavuşamayan sevenlerin hikayeleri bu filmlerin vazgeçilmez öğeleri oldu.
Dönemin yükselen hissiyatı arabesk alışılagelmiş şehir manzaralarını değiştirirken, Karamustafa’nın resimlerine Yeşilçam’dan baygın bakışlı kadınlar ve erkekler, boncuklu süslemeler, pazen kumaşlardaki çiçek desenleri ve gecekondu odaları yansıdı; içli şarkı sözlerinden alıntı dizeler resimlerine ad verdi.
Bu resimlerden biri olan Yarabbi Sen Bilirsin‘de önde dramatik bir pozda duran ve bu yüzden de bize bir film sahnesini çağrıştıran kadın ve erkek figürünün arkasında birbirini tekrarlayan şarkıcı figürleri dikkat çekiyor, sol tarafta, trans olarak yorumlanabilecek figür saç kesimi ve sahne kostümüyle Zeki Müren’i çağrıştırırken, sağda ise dolgun bir kadın şarkıcı figürü tek omuzlu elbisesiyle kendini tekrarlıyor.
Belki de gün be gün tekrarlanan aynılaşmış sahne performanslarına ya da sahnedeki karakter ile gerçek hayattaki insanın bölünmüşlüğüne gönderme yapan bu ikileme stratejisi bir yandan da Gülsün Karamustafa’nın bu resimden bir kaç yıl sonra yapacağı Çifte Hakikat enstalasyonunda da altını çizdiği ikililik, toplumsal cinsiyet, kabul etme veya dışlama gibi birçok çelişki ve zıtlığa da işaret ediyor olabilir. Bu resmin kompozisyonunun adete bir tiyatro sahnesi gibi iki yana toplanmış perdelerle çerçevelenmiş olması, yukarıda ortadan sarkan boncuklu süslemeninse dikiz aynasına asılmış bir çeşit taksi aksesuarını çağrıştırması resmin katmanlarını arttırır ve sanatçının oyunculuğunu yansıtırken Karamustafa’nın 2000’lerde yaptığı videolarına kadar devam eden dramatik teatralliği de içinde barındırır.
Gülsün Karamustafa bu gözlemlediği ve resmettiği dünyaya katılır. 1984’te sanat yönetmenliği yapmaya başlayarak Yeşilçam’a dâhil olur ve Atıf Yılmaz yönetmenliğindeki Bir Yudum Sevgi filmiyle beyazperdede yerini alır. Kupa Kızı (1986) ve Asılacak Kadın (1986) gibi filmlerde sanat yönetmenliği yapar. Yönetmenliğini Firuzan ile beraber yaptığı Benim Sinemalarım filmiyle ulusal festivallerin yanı sıra Fransa, Kanada, Mısır, İran, ABD, Japonya, Almanya, Belçika ve Hindistan’da birçok festivale katılır ve ödüle layık görülür. Atıf Yılmaz ile başladığı bu yolculuk, daha sonra rollerin değiştiği bir projeye de sebep olur; Karamustafa’nın üç kanallı video enstalasyonu Erkek Ağlamaları, sanatçının davetiyle Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı, Atıf Yılmaz’ın davetiyle de Türk sinemasının ünlü jönleri Cüneyt Arkın, Fikret Hakan ve Ekrem Bora’nın yer aldığı, onların varlığıyla ve ağlamalarıyla anlamlanan bir iştir.
Arabesk kelime olarak sadece melez bir müzik türünü değil, aynı zamanda o dönemin yeni kentlilerinin hissiyatını tanımlıyor, kırsaldaki yaşama duyulan nostalji, kayıp ve özlem duygularıyla karışık, yenilgi ve kaderciliği karakterize eden bir durumu da anlatıyordu.
Ertem Eğlimez’in 1988 yılı yapımı absürd komedi filmi Arabesk‘ten önce bir çok başka Türk filmi de bu alt kültürü anlatan senaryolar üzerine kurulmuştu; masumiyetini köyden şehire kaçtığında kaybeden kadın figürleri, yozlaşan erkekler, içli şarkılarıyla pavyonlarda küskün hayatlar yaşayan şarkıcılar, zengin İstanbullu kız ile taşradan gelmiş fakir delikanlı gibi kavuşamayan sevenlerin hikayeleri bu filmlerin vazgeçilmez öğeleri oldu.
Dönemin yükselen hissiyatı arabesk alışılagelmiş şehir manzaralarını değiştirirken, Karamustafa’nın resimlerine Yeşilçam’dan baygın bakışlı kadınlar ve erkekler, boncuklu süslemeler, pazen kumaşlardaki çiçek desenleri ve gecekondu odaları yansıdı; içli şarkı sözlerinden alıntı dizeler resimlerine ad verdi.
Bu resimlerden biri olan Yarabbi Sen Bilirsin‘de önde dramatik bir pozda duran ve bu yüzden de bize bir film sahnesini çağrıştıran kadın ve erkek figürünün arkasında birbirini tekrarlayan şarkıcı figürleri dikkat çekiyor, sol tarafta, trans olarak yorumlanabilecek figür saç kesimi ve sahne kostümüyle Zeki Müren’i çağrıştırırken, sağda ise dolgun bir kadın şarkıcı figürü tek omuzlu elbisesiyle kendini tekrarlıyor.
Belki de gün be gün tekrarlanan aynılaşmış sahne performanslarına ya da sahnedeki karakter ile gerçek hayattaki insanın bölünmüşlüğüne gönderme yapan bu ikileme stratejisi bir yandan da Gülsün Karamustafa’nın bu resimden bir kaç yıl sonra yapacağı Çifte Hakikat enstalasyonunda da altını çizdiği ikililik, toplumsal cinsiyet, kabul etme veya dışlama gibi birçok çelişki ve zıtlığa da işaret ediyor olabilir. Bu resmin kompozisyonunun adete bir tiyatro sahnesi gibi iki yana toplanmış perdelerle çerçevelenmiş olması, yukarıda ortadan sarkan boncuklu süslemeninse dikiz aynasına asılmış bir çeşit taksi aksesuarını çağrıştırması resmin katmanlarını arttırır ve sanatçının oyunculuğunu yansıtırken Karamustafa’nın 2000’lerde yaptığı videolarına kadar devam eden dramatik teatralliği de içinde barındırır.
Gülsün Karamustafa bu gözlemlediği ve resmettiği dünyaya katılır. 1984’te sanat yönetmenliği yapmaya başlayarak Yeşilçam’a dâhil olur ve Atıf Yılmaz yönetmenliğindeki Bir Yudum Sevgi filmiyle beyazperdede yerini alır. Kupa Kızı (1986) ve Asılacak Kadın (1986) gibi filmlerde sanat yönetmenliği yapar. Yönetmenliğini Firuzan ile beraber yaptığı Benim Sinemalarım filmiyle ulusal festivallerin yanı sıra Fransa, Kanada, Mısır, İran, ABD, Japonya, Almanya, Belçika ve Hindistan’da birçok festivale katılır ve ödüle layık görülür. Atıf Yılmaz ile başladığı bu yolculuk, daha sonra rollerin değiştiği bir projeye de sebep olur; Karamustafa’nın üç kanallı video enstalasyonu Erkek Ağlamaları, sanatçının davetiyle Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı, Atıf Yılmaz’ın davetiyle de Türk sinemasının ünlü jönleri Cüneyt Arkın, Fikret Hakan ve Ekrem Bora’nın yer aldığı, onların varlığıyla ve ağlamalarıyla anlamlanan bir iştir.