DISCO 2000

Selim Bektaş

22 Aralık 2023

Selim Bektas Disco2000 Gorseljpg
Metin Deneyleri Alanı’nın beş yazarın katkısıyla hazırladığı “Eksik Şehir” yazı dizisi kapsamında yayımlanan bu kısa öykü, “İstanbul Ansiklopedisi”nin eksik kalan maddelerinin sunduğu farklı İstanbul tahayyüllerinden ilham alıyor.

Disko: Özellikle 70’lerin başında Beyoğlu’nda türeyen diğer tüm gece kulüplerinin aksine, Disco 2000 adlı bir kulüp, merkezine aldığı Japon Disko Müziği’yle kendini hemen ayırmıştı. Daha öncesinde pek de satmayan yerel bir mizah dergisinin binasını satın alan Aslan Kurmacı, esasında burayı Banço adında bir caz kulübü yapmak istemişse de Tokyo seyahati sonrasında Japon Disko Müziği’ne vurulup Disco 2000’i kurmuş ve efsane böyle doğmuştu.

Disko yıldızları: Türkiye’nin ilk disko yıldızları da yine bu dönemlere denk geldi. Disko topunun delicesine döndüğü on yıl içinde Duran Alp, Ebru Mavi, Davud Berk ve Ghost (asıl adını bilen yok) gibi dansçılar tanınmaya başladı. Yine de Disco 2000, bu yeteneklerden çok daha fazlasını kendine saklamayı da bilmişti.

Kıvrak siyaset: Disco 2000, sadece bir dans pisti değil, dönemin siyasi ikliminin de canlı bir tanığıydı. Japon Disko Müziği’nin dingin ve bilge ritimleri arasında siyasi sohbetler, yer yer tartışmalar yapılıyordu. Sağ ve sol gruplar arasında giderek artan gerginlik, dans pistinde kıvrılan vücutlara ve figürlere dönüşüyordu. Disko topunun altında dans edenler aktivistler, siyasiler, ayyaşlar, keşler, çıkarcılar, erkekler ve kadınlar, hem erkek hem kadınlar, mutlular ve üzgünler, zenginler ve fakirler olarak değil, sadece bu ilahi müziğin bir tutkunu olarak var oluyorlardı. Akşam 6’da kapılarını açan disko, son disko tutkununu genellikle sabaha karşı 5’te uğurlardı.

Scarface’in Pisuvarı: Bir söylentiye göre Al Pacino bile diskoya gelip burada birkaç saat kalmıştı, ancak tanıkların ifadeleri çelişkiliydi. 2 Nisan 1978 tarihli Cumhuriyet gazetesi, Al Pacino’nun gece 12’yi vurmadan ayrıldığını söylerken, olaydan yıllar sonra bir müdavim, Al Pacino’yla sabah çorbacısına gittiğini anlatıyordu. Disco 2000’deki yaygın görüş ise onun Al Pacino değil, sadece ona benzeyen biri olduğu yönündeydi. Yine de Disko’nun tuvaletindeki bir pisuvara “Al Pacino pissed here” levhası asılmıştı (Bkz. Al Pacino Türkiye’de).

Şair ve en eski müdavimlerden Ferhat: Diskonun ışıklarından etkilenen ilk kişilerdendi. O yıllarda elinde 1972’den 1982’ye kadar, pistte ayağını kırıp birkaç ay sakat kaldığı dönem dışında neredeyse 1.000’den fazla giriş jetonu bulunuyordu. Şimdi sorunca “Burası yıllar içinde çok kez el değiştirdi” diye anlatıyor, “El değiştirme demek ideoloji değiştirmek demek aynı zamanda. Burayı sağcı da aldı, solcu da aldı, hatta birkaç aylığına Alman bir çift de işletti. Ne oldu, duvar kağıtları değişti, müzik, disko, onlar asla değişmedi.”

Şimdilerde evinde kişisel mütevazı diskosunu kurmaya hazırlanan Seher: Diskonun tarihindeki önemli figürlerden bir diğeri. Kendini eski bir Disko Fedaisi olarak tanımlıyor ve ekliyor: “Dans pisti, hiçbir zaman dans pisti değildi. Âdeta Beyoğlu’nun atan kalbiydi orası. Sadece bizim için değil, siyasiler için de öyleydi. Hatta bir keresinde muhafazakar bir belediye başkanı adayıyla dans etmiştim. Pistte pek de muhafazakâr değildi. Tabii aday olduğunu bilmiyordum, kazanamadı, o ayrı.” Seher son olarak Al Pacino olayıyla ilgili söz alıyor. “Al Pacino değildi ama ünlü biriydi. Al Pacino’ya benzeyen bir ünlü olabilir.”

Tarık Mentali, Disco 2000’in aday adayı: Disko 2000’in varoluşu, emekleme döneminden yeni kurtulmuş Türk Siyaseti ve Japon Disko Müziği arasında salınım yaparak gerçekleşiyordu. Disko bir keresinde kendi adayını çıkarmayı dahi değerlendirmişti. Diskoyu tüm şehre, hatta tüm ülkeye tanıtma fikri başta güzel geldiyse de müdavimler sonrasında kendi partilerine dönmüş ve darbe olunca diskonun siyaseti, barındırdığı dansçılardan ileri gitmemişti.

Topun ışıklarının sönüşü: Karanlık basmaya başladığında tarihler 1987’yi gösteriyordu. Duvarların içine işlemiş o müzik, dönemin apolitikleşen gençliğini yakalayamıyordu. Şehrin siyasileri başka yerlerin, kimi tarikat evlerinin, kimileri müzikli restoranların, kimileri de maalesef yeni siyasi ritimler aramak için başka kulüplerin yolunu tuttu ve onları yeni bir müzik karşıladı. Türkçe sözlü hafif Batı müziğini, yani pop’un henüz gün yüzüne çıkmamış bölgelerini keşfetmeye başlamıştı gençler. Disco 2000, ilahi senfonisini bir süre daha yaşattı ancak artık Japon Disko Müziği siyasete yön veren bir ses olmaktan çıkıp sadece bir anıya dönmüştü.

2000’e, Disco 2000’e: 31 Aralık 1987’de, yani bir yılbaşı gecesinde, kapısında “2000’e Disco 2000’e” yazan kocaman bir pankartla disko son kez açıldı. Bu diskonun gayriresmî mottosuydu. O zamanlarda milenyuma duyulan aşırı özlem, Disco 2000’i de etkisi altına almıştı. Aynı haftanın Milliyet Sanat‘ında, Aziz Elmacı’nın yazdığı habere göre kapanacağını öğrenen müdavimler önce son bir disko gecesi yapmak istediklerini söyleyip Disco’nun o günkü sahibi Muteber Burçak’ı ikna ettiler. Disko, tarihinde daha kalabalık gruplar görmüştü ancak dans tutkunları bu defa disko müziği için değil, diskonun kendisi için oradaydı. İstanbul tarihinin en büyük disko yağması o gün gerçekleşti. Disko topu indirildi; arbedeler, fiziksel şiddet derken kimsenin bir metre çapındaki topa sahip olamayacağı anlaşıldı—onu paramparça edip paylaştılar. Mekândaki tüm Japon süslemelerini, bardakları ve diğer gereçleri yağmaladılar. Geride sadece dans pisti kaldı. Üzerindeki kazıma izleri, pisti çalma girişiminde de bulunulduğunu gösterir, fakat bu bir amatörün Türkiye siyasetine yön verebilecek ayak izleri de olabileceğinden ciddi bir iddia değildir.

Bugün Disco 2000’den geriye kalan tek şeyin, şimdilerde bir kahve zincirinin Beyoğlu şubesindeki dans pisti olduğu gerçeği (Bkz. bünyede kafeinle gündüz vakti kurtları dökmek).

- - -

Selim Bektaş, 1992 yılında doğdu. Video oyunlarından çocuk kitabına, birçok medyumda üretim yapıyor. Yayımlanan romanları: Muz Beyazı (İthaki, 2015) ile Ve Diğer Kutsal Şeyler (Can, 2020). Ve Diğer Kutsal Şeyler ile 2022 GİO Ödülleri’nde “Roman Başarı Ödülü”nü kazandı. Muhabbet kuşlarından korkuyor.
PAYLAŞ