Şerife Türkmen, Ünlüönen, Türkmen (1956-2023)
Sezen Ünlüönen
16 Şubat 2024
Bu yazı, Metin Deneyleri Alanı’nın Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi’nden yola çıkarak beş yazarın katkısıyla hazırladığı “Eksik Şehir” yazı dizisi kapsamında yayımlanmaktadır.
Esasen Tefenni, Burdur doğumlu olmakla birlikte ömrünün önemli bir kısmını İstanbul’da geçirmiş, 2016-2020 yılları arasında kayıtlarda adı Bosna Bulvarı olmak lazım gelirse de halk ağzında eski ismiyle Nato Yolu olarak anılagelen caddenin iç taraflarında konuşlanmış, 80’lerde Ümraniye civarında dikilivermiş bulunan gecekondu apartmanlarından birinde ikamet etmiş emekli hemşire, (eş dost arasında) meşhur aşçı, başarıları tüm dünya kamuoyunca olmasa da kendisini tanıyanlarca takdir edilmiş atlet ve gördüğünün çok ötesinde bir sevgi yetisiyle donanmış, bir gün var bugün eksik müşfik anne, nam-ı diğer Atom Karınca.
Muhitinin pek çok kadını gibi mücadelesi de suç hayatı da kahramanlığı da gözlerden ırak, gazetelere konu olmadan, sakince ve bütün yıkımı kendi üstüne çökerek yaşanmış; sesi çıkmayan, takdir görmeyen ama kendi dünyaları için azametli mücadelelerin altından kalkan isimsiz yüz binlerce kızkardeşi gibi Koçu’nun ansiklopedisinin erken fasiküllerinde kendisine yer bulamamıştır.
Aralarında sessizce yaşadığı bu kızkardeşleri ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çok; korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, ansiklopedimizin bu maddesinde yalnız onların maceraları vardır. Onlar bir cephesi kilim desenli, bir cephesinin sıvası bile tamamlanmamış apartman dairelerinde ömürlerinde hiç kadın doğumcu görmeden çocuklar doğurur, bir tencere suyla yarım kaşık margarinden bir haneyi doyuracak yemekler çıkarır, pencereye çıkıp aşağıdaki sokaktan damlatan bir musluktan gıdım gıdım gelir gibi kirli paslı, insanı hep aç bırakacakmış gibi gayr-i kâfi akan hayatı ancak namahremden sakındıkları saçlarına evin tül perdesini dolayarak seyredebilen, kaynana kahrı çeken ve kaynana olup eziyet eden, sokağa çıkmasına başka türlü müsaade edilmediği için mecburen dermansız dertlerden dert beğenmek suretiyle tıp turizmine gönül veren kader yoldaşları ve baş eleştirmenleridir ansiklopedimize konu olan Şerife Türkmen yahut nam-ı diğer Atom Karınca’nın.
Şerife Hanım daha hanım değil de mini mini bir bir, çalışkan bir iki iken, hem nenesinin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, Muğla’da marşal yardımı süt tozları içerek ve içindeki kurtları önce elekle ayıklamak lazım gelen unlardan pişen ekmekleri yiyerek büyümüş, böylelikle kerimelerinden birinin de nazarı dikkatini celbettiği üzere mekarimpişe Amerikan hükümetinin keremgüsterliği sayesinde köyündeki herkesten daha selvi endamlı olup boy hususunda santim cinsinden 156’yı görebilmiştir.
Çalışma hayatına Urfa’da atılmış, bu esnada maatteessüf yanlışlıkla sağ sol davasına da karışmış, arkadaşına ayıp olmasın diye bir anda kendisini bila-irade solcu olarak bulmuştur.
İstanbul’a gelişi yirmili yaşlarının başına isabet etmeğle nitekim müşarünileyha Şerife Hanım mezbur gençlik yıllarında İstanbul gecelerinin önemli alemcilerinden olup Baltalimanı Hastanesi’nde çalıştığı dönemde çalışma arkadaşlarıyla ayda bir gittiği gazinolarda içtiği iki kadeh şarabı ne denli telezzüz ettiğini tam bir şer odağı olduğundan senelerce kerimelerine anlatmıştır.
Karıştığı belli başlı suçlar arasında muhtemelen en dehşetlisi kamuya açık alanda meyve gördü mü affetmemesi, evladının feryat figanı arasında ağaçtan elma, tarladan bir avuç çilek toplayıp afiyetle homini gırtlak etmekte hiçbir beis görmemesi, bundan ar etmemesidir.
Flanörlüğün ne adından ne mevcudiyetinden haberdar olduğu hâlde hakiki bir serkeş ve serseri olduğundan kendini durmadan şehrin sokaklarına vurmuş, eğlencesine Altunizade’den Kadıköy’e, Caddebostan’dan Ümraniye’ye yürüyerek kendisini tanıyanları hayrete sürüklemiş, altmışa merdiven dayamışken hâlâ kolaylıkla barfiks çekebilmesiyle mahallede ün salmıştır.
Yine altmış yaşında otuz senelik eşinden boşanmaya kalkmış, alıştığı bildiği bir hayatı, emek emek yetiştirdiği bahçesini geride bırakıp mezkur Nato Yolu yahut Bosna Bulvarı nam caddedeki kutu gibi evceğizine taşınmıştır.
Şerife Hanım altmışından sonra taşındığı bu mahallede başının açık olmasının, başında bir erkek olmamasının güvercin tedirginliği hep üzerinde, hem korkak hem cesur, hem geleneksel hem devrimci bir hayatı, o zamana kadar hep yaptığı üzere, gülerek, neşeyle, saksılarda çiçek yeşerterek, sarma sararak ve çekirdek çitleyerek sürdürmüştür.
Hep beraber eğlenmenin en belirgin biçiminin asker uğurlamak olduğu yeni muhitinde Şerife Hanım havaya ateş açmaktan komşularıyla aynı tadı alamamış, mahallenin sıkça yaşanan bu şenlikli günlerinde bakla oda nohut sofa hanesinde sanal çiftlikler kurup onların idaresiyle meşgul olmuş, bu sayede hanım ağalığa da el atmıştır.
Askerlikten ve tabancadan tat alamasa da, belki de ağzından hiç kötü laf çıkmadığı için, argoya özel bir zaaf duymuş, kerimelerinin “Anne bak böyle de bir ayıp laf varmış” diye internetten öğrendiği küfürleri kıkır kıkır gülerek dinlemiştir.
Son derece uysal, yumuşak başlı, sakin ve kavgasız bir kadın olmasına rağmen bazı veçhelerden hayatını hep bildiği ve kendi istediği gibi yaşamış; çocuklarını şımartarak eşi dostu çileden çıkarmış, gecenin bir yarılarına kadar oturup polisiye filmler izlemiş, ömrünün son demlerinde yine yengesinin, ablasının, eniştesinin ve hayırsız yeğenlerinin kuvvetli muhalefetine aldırmadan kendini ev işlerinden emekli ve azat etmiş, öğle yemeği diye kuruyemiş ve meyve, akşam yemeği diye dondurma yiyerek düşman çatlatmıştır.
İçindeki kuruyemiş sevgisine baskın gelebilecek tek husus evlat sevgisi olup 2023 senesinde bir yaz günü aramızdan ayrılana dek avcuna döktüğü her kuruyemişin leblebilerini kendi yiyip bademlerini kerimelerine yedirmeye çalışmıştır.
Seferihisar’da çamların ve zakkumların gölgelediği bir devlet hastanesinde hayata veda etmiş, öldüğü günün akşamı senenin en güzel mehtaplarından birisi semada kendisine selam durmuş, ayın şevkiyle coşan yavru kediler hastanenin civarına serpilmiş piknik masalarının etrafında zevk ü safa ile oynaşarak bu kendileri gibi hafif ve sevimli ruhu son yolcuğuna uğurlamıştır.
İzmir’de, Çiğli, Egekent Merkez Camii’nde gerçekleşen cenaze törenine oturaklı, ciddi ortamlardan, kelli felli adamlardan ve onların ağırbaşlı sohbetlerinden sıkıldığı için katılmamış, önden parkta çocuklarla biraz salıncakta sallandıktan sonra, camiinin yan tarafındaki incir ağaçlarına dadanıp yemişlerini yiyerek namazın bitmesini beklemiş, o esnada saf tutanları muzır yüz ifadeleri yaparak güldürmeye çalışmıştır.
*
Hüve’l-hallâku’l-bâkî.
Merhume ve mağfurün leha Şerife Hanım’ın ruhiçün el-Fatiha.
- - -
Sezen Ünlüönen, 1987’de doğdu. İlk kitabı Kıymetli Şeylerin Tanzimi 2017’de, ikincisi İmtiyaz, yahut Cici Kızlara Bir Roman 2021’de İletişim’den yayımlandı.
Esasen Tefenni, Burdur doğumlu olmakla birlikte ömrünün önemli bir kısmını İstanbul’da geçirmiş, 2016-2020 yılları arasında kayıtlarda adı Bosna Bulvarı olmak lazım gelirse de halk ağzında eski ismiyle Nato Yolu olarak anılagelen caddenin iç taraflarında konuşlanmış, 80’lerde Ümraniye civarında dikilivermiş bulunan gecekondu apartmanlarından birinde ikamet etmiş emekli hemşire, (eş dost arasında) meşhur aşçı, başarıları tüm dünya kamuoyunca olmasa da kendisini tanıyanlarca takdir edilmiş atlet ve gördüğünün çok ötesinde bir sevgi yetisiyle donanmış, bir gün var bugün eksik müşfik anne, nam-ı diğer Atom Karınca.
Muhitinin pek çok kadını gibi mücadelesi de suç hayatı da kahramanlığı da gözlerden ırak, gazetelere konu olmadan, sakince ve bütün yıkımı kendi üstüne çökerek yaşanmış; sesi çıkmayan, takdir görmeyen ama kendi dünyaları için azametli mücadelelerin altından kalkan isimsiz yüz binlerce kızkardeşi gibi Koçu’nun ansiklopedisinin erken fasiküllerinde kendisine yer bulamamıştır.
Aralarında sessizce yaşadığı bu kızkardeşleri ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çok; korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, ansiklopedimizin bu maddesinde yalnız onların maceraları vardır. Onlar bir cephesi kilim desenli, bir cephesinin sıvası bile tamamlanmamış apartman dairelerinde ömürlerinde hiç kadın doğumcu görmeden çocuklar doğurur, bir tencere suyla yarım kaşık margarinden bir haneyi doyuracak yemekler çıkarır, pencereye çıkıp aşağıdaki sokaktan damlatan bir musluktan gıdım gıdım gelir gibi kirli paslı, insanı hep aç bırakacakmış gibi gayr-i kâfi akan hayatı ancak namahremden sakındıkları saçlarına evin tül perdesini dolayarak seyredebilen, kaynana kahrı çeken ve kaynana olup eziyet eden, sokağa çıkmasına başka türlü müsaade edilmediği için mecburen dermansız dertlerden dert beğenmek suretiyle tıp turizmine gönül veren kader yoldaşları ve baş eleştirmenleridir ansiklopedimize konu olan Şerife Türkmen yahut nam-ı diğer Atom Karınca’nın.
Şerife Hanım daha hanım değil de mini mini bir bir, çalışkan bir iki iken, hem nenesinin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, Muğla’da marşal yardımı süt tozları içerek ve içindeki kurtları önce elekle ayıklamak lazım gelen unlardan pişen ekmekleri yiyerek büyümüş, böylelikle kerimelerinden birinin de nazarı dikkatini celbettiği üzere mekarimpişe Amerikan hükümetinin keremgüsterliği sayesinde köyündeki herkesten daha selvi endamlı olup boy hususunda santim cinsinden 156’yı görebilmiştir.
Çalışma hayatına Urfa’da atılmış, bu esnada maatteessüf yanlışlıkla sağ sol davasına da karışmış, arkadaşına ayıp olmasın diye bir anda kendisini bila-irade solcu olarak bulmuştur.
İstanbul’a gelişi yirmili yaşlarının başına isabet etmeğle nitekim müşarünileyha Şerife Hanım mezbur gençlik yıllarında İstanbul gecelerinin önemli alemcilerinden olup Baltalimanı Hastanesi’nde çalıştığı dönemde çalışma arkadaşlarıyla ayda bir gittiği gazinolarda içtiği iki kadeh şarabı ne denli telezzüz ettiğini tam bir şer odağı olduğundan senelerce kerimelerine anlatmıştır.
Karıştığı belli başlı suçlar arasında muhtemelen en dehşetlisi kamuya açık alanda meyve gördü mü affetmemesi, evladının feryat figanı arasında ağaçtan elma, tarladan bir avuç çilek toplayıp afiyetle homini gırtlak etmekte hiçbir beis görmemesi, bundan ar etmemesidir.
Flanörlüğün ne adından ne mevcudiyetinden haberdar olduğu hâlde hakiki bir serkeş ve serseri olduğundan kendini durmadan şehrin sokaklarına vurmuş, eğlencesine Altunizade’den Kadıköy’e, Caddebostan’dan Ümraniye’ye yürüyerek kendisini tanıyanları hayrete sürüklemiş, altmışa merdiven dayamışken hâlâ kolaylıkla barfiks çekebilmesiyle mahallede ün salmıştır.
Yine altmış yaşında otuz senelik eşinden boşanmaya kalkmış, alıştığı bildiği bir hayatı, emek emek yetiştirdiği bahçesini geride bırakıp mezkur Nato Yolu yahut Bosna Bulvarı nam caddedeki kutu gibi evceğizine taşınmıştır.
Şerife Hanım altmışından sonra taşındığı bu mahallede başının açık olmasının, başında bir erkek olmamasının güvercin tedirginliği hep üzerinde, hem korkak hem cesur, hem geleneksel hem devrimci bir hayatı, o zamana kadar hep yaptığı üzere, gülerek, neşeyle, saksılarda çiçek yeşerterek, sarma sararak ve çekirdek çitleyerek sürdürmüştür.
Hep beraber eğlenmenin en belirgin biçiminin asker uğurlamak olduğu yeni muhitinde Şerife Hanım havaya ateş açmaktan komşularıyla aynı tadı alamamış, mahallenin sıkça yaşanan bu şenlikli günlerinde bakla oda nohut sofa hanesinde sanal çiftlikler kurup onların idaresiyle meşgul olmuş, bu sayede hanım ağalığa da el atmıştır.
Askerlikten ve tabancadan tat alamasa da, belki de ağzından hiç kötü laf çıkmadığı için, argoya özel bir zaaf duymuş, kerimelerinin “Anne bak böyle de bir ayıp laf varmış” diye internetten öğrendiği küfürleri kıkır kıkır gülerek dinlemiştir.
Son derece uysal, yumuşak başlı, sakin ve kavgasız bir kadın olmasına rağmen bazı veçhelerden hayatını hep bildiği ve kendi istediği gibi yaşamış; çocuklarını şımartarak eşi dostu çileden çıkarmış, gecenin bir yarılarına kadar oturup polisiye filmler izlemiş, ömrünün son demlerinde yine yengesinin, ablasının, eniştesinin ve hayırsız yeğenlerinin kuvvetli muhalefetine aldırmadan kendini ev işlerinden emekli ve azat etmiş, öğle yemeği diye kuruyemiş ve meyve, akşam yemeği diye dondurma yiyerek düşman çatlatmıştır.
İçindeki kuruyemiş sevgisine baskın gelebilecek tek husus evlat sevgisi olup 2023 senesinde bir yaz günü aramızdan ayrılana dek avcuna döktüğü her kuruyemişin leblebilerini kendi yiyip bademlerini kerimelerine yedirmeye çalışmıştır.
Seferihisar’da çamların ve zakkumların gölgelediği bir devlet hastanesinde hayata veda etmiş, öldüğü günün akşamı senenin en güzel mehtaplarından birisi semada kendisine selam durmuş, ayın şevkiyle coşan yavru kediler hastanenin civarına serpilmiş piknik masalarının etrafında zevk ü safa ile oynaşarak bu kendileri gibi hafif ve sevimli ruhu son yolcuğuna uğurlamıştır.
İzmir’de, Çiğli, Egekent Merkez Camii’nde gerçekleşen cenaze törenine oturaklı, ciddi ortamlardan, kelli felli adamlardan ve onların ağırbaşlı sohbetlerinden sıkıldığı için katılmamış, önden parkta çocuklarla biraz salıncakta sallandıktan sonra, camiinin yan tarafındaki incir ağaçlarına dadanıp yemişlerini yiyerek namazın bitmesini beklemiş, o esnada saf tutanları muzır yüz ifadeleri yaparak güldürmeye çalışmıştır.
*
Hüve’l-hallâku’l-bâkî.
Merhume ve mağfurün leha Şerife Hanım’ın ruhiçün el-Fatiha.
Sezen Ünlüönen, 1987’de doğdu. İlk kitabı Kıymetli Şeylerin Tanzimi 2017’de, ikincisi İmtiyaz, yahut Cici Kızlara Bir Roman 2021’de İletişim’den yayımlandı.