Bu son şansımız mı?
Gösterim Programı
Salt Beyoğlu
19 Mart – 19 Nisan 2025
![Silence Of The Tides <i>El botón de nácar</i> [Sedef Düğme] (2015) filminden bir kare
©Renate Sachse](/directus/media/thumbnails/silence_of_the_tides-jpg-780-5000-false.jpg)
El botón de nácar [Sedef Düğme] (2015) filminden bir kare
©Renate Sachse
©Renate Sachse
Açık Sinema
İklim değişikliğinin çevresel ve toplumsal boyutlarına dikkat çekmeyi amaçlayan Bu son şansımız mı? gösterim programının 2025 seçkisi, suyun hayati önemine ve su kaynaklarının sömürülmesinin sonuçlarına odaklanıyor. Toplulukların çevresel adalet arayışlarından endüstrileşmenin uzun vadeli etkilerine, suyun hem yaşamın kaynağı hem de hayatta kalmaya yönelik bir mücadele alanı oluşuna vurgu yapıyor.
Silence of the Tides [Gelgitlerin Sessizliği], Hollanda ve Almanya’dan Danimarka kıyılarına uzanan ve dünyanın en büyük gelgit alanlarından biri olan Wadden Denizi’ni odağına alıyor. Leviathan, Kuzey Amerika’daki balıkçılık endüstrisinin zorlu çalışma koşullarını belgeliyor. The Forgotten Space [Unutulan Alan], 1950’lerden itibaren liman kentlerini ve küresel lojistiği yeniden yapılandıran konteyner taşımacılığını ele alıyor. Şarap Rengi Deniz, sıcaklıkların küresel ortalamadan daha hızlı arttığı Akdeniz’de iklim değişiklinin sonuçlarını incelerken Water and Power [Su ve İktidar], Los Angeles’taki su kıtlığının kent peyzajını nasıl yeniden şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Living Water [Yaşam Suyu], Wadi Rum Çölü odağında Ürdün’de yaşanan su krizinin ekolojik, toplumsal ve ekonomik boyutlarına dikkat çekiyor. Şili Patagonyası’ndaki su göçerleri ile Pinochet diktatörlüğü sırasında kaybolmuş muhaliflerin hikâyesini iki sedef düğme aracılığıyla birbirine bağlayan El botón de nácar [Sedef Düğme], belleğin taşıyıcısı olarak suyu merkeze alıyor. In Our Water [Bizim Suyumuz] ise 1980’lerde New Jersey’de yaşayan bir ailenin kuyularına sızan zehirli kimyasallara karşı verdikleri mücadelenin izini sürüyor.
Yükselen deniz seviyeleri ve artan kuraklıklardan siyasi kontrol ile ekolojik yıkıma uzanan hikâyeler, suyun sadece bir doğal kaynak değil; ekosistemleri, ekonomileri, yaşam biçimlerini şekillendiren bir müşterek olduğunu hatırlatıyor. Gezegenin geleceği ve sürdürülebilir ortak yaşam ile yakından ilişkili meseleler etrafındaki aciliyetleri gündeme getiriyor.
Bu son şansımız mı? 2025 programı, Salt’tan Fatma Çolakoğlu ile Alâ Taleb tarafından hazırlanmıştır.
PROGRAM
Silence of the Tides [Gelgitlerin Sessizliği], Pieter-Rim de Kroon, 2021, 103’
19 Mart Çarşamba, 20.30
Leviathan, Lucien Castaing-Taylor ve Véréna Paravel, 2012, 87’
23 Mart Pazar, 14.00
The Forgotten Space [Unutulan Alan], Allan Sekula ve Noël Burch, 2010, 112’
23 Mart Pazar, 16.00
Şarap Rengi Deniz, Nefin Dinç, 2024, 43’
23 Mart Pazar, 18.00
Water and Power [Su ve İktidar], Pat O’Neill, 1989, 57’
11 Nisan Cuma, 19.00
Living Water [Yaşam Suyu], Pavel Borecký, 2021, 77’
16 Nisan Çarşamba, 19.00
El botón de nácar [Sedef Düğme], Patricio Guzmán, 2015, 82’
18 Nisan Cuma, 19.00
In Our Water [Bizim Suyumuz], Meg Switzgable, 1982, 60’
19 Nisan Cumartesi, 19.00
Salt’ın kurucusu Garanti BBVA tarafından desteklenen Bu son şansımız mı? gösterimleri herkesin katılımına açık ve ücretsizdir.
İklim değişikliğinin çevresel ve toplumsal boyutlarına dikkat çekmeyi amaçlayan Bu son şansımız mı? gösterim programının 2025 seçkisi, suyun hayati önemine ve su kaynaklarının sömürülmesinin sonuçlarına odaklanıyor. Toplulukların çevresel adalet arayışlarından endüstrileşmenin uzun vadeli etkilerine, suyun hem yaşamın kaynağı hem de hayatta kalmaya yönelik bir mücadele alanı oluşuna vurgu yapıyor.
Silence of the Tides [Gelgitlerin Sessizliği], Hollanda ve Almanya’dan Danimarka kıyılarına uzanan ve dünyanın en büyük gelgit alanlarından biri olan Wadden Denizi’ni odağına alıyor. Leviathan, Kuzey Amerika’daki balıkçılık endüstrisinin zorlu çalışma koşullarını belgeliyor. The Forgotten Space [Unutulan Alan], 1950’lerden itibaren liman kentlerini ve küresel lojistiği yeniden yapılandıran konteyner taşımacılığını ele alıyor. Şarap Rengi Deniz, sıcaklıkların küresel ortalamadan daha hızlı arttığı Akdeniz’de iklim değişiklinin sonuçlarını incelerken Water and Power [Su ve İktidar], Los Angeles’taki su kıtlığının kent peyzajını nasıl yeniden şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Living Water [Yaşam Suyu], Wadi Rum Çölü odağında Ürdün’de yaşanan su krizinin ekolojik, toplumsal ve ekonomik boyutlarına dikkat çekiyor. Şili Patagonyası’ndaki su göçerleri ile Pinochet diktatörlüğü sırasında kaybolmuş muhaliflerin hikâyesini iki sedef düğme aracılığıyla birbirine bağlayan El botón de nácar [Sedef Düğme], belleğin taşıyıcısı olarak suyu merkeze alıyor. In Our Water [Bizim Suyumuz] ise 1980’lerde New Jersey’de yaşayan bir ailenin kuyularına sızan zehirli kimyasallara karşı verdikleri mücadelenin izini sürüyor.
Yükselen deniz seviyeleri ve artan kuraklıklardan siyasi kontrol ile ekolojik yıkıma uzanan hikâyeler, suyun sadece bir doğal kaynak değil; ekosistemleri, ekonomileri, yaşam biçimlerini şekillendiren bir müşterek olduğunu hatırlatıyor. Gezegenin geleceği ve sürdürülebilir ortak yaşam ile yakından ilişkili meseleler etrafındaki aciliyetleri gündeme getiriyor.
Bu son şansımız mı? 2025 programı, Salt’tan Fatma Çolakoğlu ile Alâ Taleb tarafından hazırlanmıştır.
PROGRAM
Silence of the Tides [Gelgitlerin Sessizliği], Pieter-Rim de Kroon, 2021, 103’
19 Mart Çarşamba, 20.30
Leviathan, Lucien Castaing-Taylor ve Véréna Paravel, 2012, 87’
23 Mart Pazar, 14.00
The Forgotten Space [Unutulan Alan], Allan Sekula ve Noël Burch, 2010, 112’
23 Mart Pazar, 16.00
Şarap Rengi Deniz, Nefin Dinç, 2024, 43’
23 Mart Pazar, 18.00
Water and Power [Su ve İktidar], Pat O’Neill, 1989, 57’
11 Nisan Cuma, 19.00
Living Water [Yaşam Suyu], Pavel Borecký, 2021, 77’
16 Nisan Çarşamba, 19.00
El botón de nácar [Sedef Düğme], Patricio Guzmán, 2015, 82’
18 Nisan Cuma, 19.00
In Our Water [Bizim Suyumuz], Meg Switzgable, 1982, 60’
19 Nisan Cumartesi, 19.00
Salt’ın kurucusu Garanti BBVA tarafından desteklenen Bu son şansımız mı? gösterimleri herkesin katılımına açık ve ücretsizdir.
5224 sayılı kanunun 18.01.2019’da değiştirilen 7. maddesine göre, değerlendirme ve sınıflandırması yapılmamış olan sinema filmleri; festival, özel gösterim ve benzeri kültürel ve sanatsal etkinliklerde ancak 18+ yaş işareti ile gösterilir.