YAZLIK:
Şehirlinin Kolonisi
Salt Beyoğlu
5 Eylül – 16 Kasım 2014
Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki geçici şehirli evleri ile bu evler çevresinde oluşan hayatın günlük dilde bir adı var: Yazlık. Yılda taş çatlasa üç ay kullanımda olan bu ortam, 1980’lerden itibaren Türkiye’nin orta hâlli aileleri arasında bir tatil biçimi olarak modalaştı. Popüler kıyı beldeleri o günden bugüne suyu, yolu, telefonu, bakkalı eksik bir taşradan tam teşkilatlı bir garip şehir uzantısına dönüştü. Yazlıklarını kış evinin çıkma eşyasıyla donatanlar, günü geldi içeride ne mümkünse yıkıp yenisini yaptı: Odalar büyüdü, mutfaklar açıldı, verandalar bahçeyi kapladı. Sahilin altın kumu inşaat kumuyla devşirildikçe evler el değiştirdi, siteler başkalaştı.
İlk yirmi yılını bir yazlığa verenler, ikinci yirmi yılları için bozulan kasabalardan kahvehaneleri henüz zincirleşmemiş kıyılara göç etti. Yazlar geçip giderken, geriye her boşluğu yeni bir lüks rezidansa meyilli dev bir belde kaldı. YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi söz konusu yazlık olgusunu kültüre has bir dönem icadı olarak inceler; coğrafi ve toplumsal etkileri bakımından tarihsel bir arka plana oturtur.
Boğaziçi yalılarından ada konaklarına, Osmanlı saray halkından sefirlere, 19. yüzyıl İstanbul’u sayfiyenin merkeziydi. Tipik Ege yazlığının öncülü de Marmara sayfiyesidir. Mimarlık ve popüler kültür dergilerinde müstakil sayfiye evlerinin sunulup tavsiye edildiği 1930’lu yılların ardından, tüm Türkiye kıyılarının Ankara’nın sözüne bağlandığı dikkatten kaçmamalı. Ege ve Akdeniz’in devlet nezdinde bir potansiyel olarak keşif ve teşvik edildiği 1950’li yıllarla birlikte, yazlık âleminde de bireysel heveslerden toplu konutlar dönemecine girildi. Büyükşehirde oturmanın değeri, yazları güneyde serinlemeye endekslendikçe yapı kooperatifleri bir çırpıda çoğaldı. Bu dönemeçte ev hayalini gerçekleştirmek için, kıyı arazisini arsaya çevirecek başkent kurumlarıyla dirsek temasında olmak önemliydi. 1980’lerin devamında ölçek yerelden devlete büyüyüp hak, hukuk, planlama merkezîleştikçe kıyılar nizamınca yap-sata teslim edildi.
Mimarlar yazlık ortamının her döneminde etkindi, oysa yazlıklar mimarlık araştırmalarına bütünlüklü şekilde konu edilmedi. İstanbul yalıları ve ada konakları -hele de mimarları bilindikse- güncel kaynaklarda mevcuttur. Ancak, nispeten merkezden uzakta yer alan çok sayıda nitelikli tekil yapı kapsam dışında. 1970’lerdeki site uygulamaları, konuta odaklı incelemelerden ziyade mimar profillerinde karşımıza çıkıyorlar. Yazlığın gittikçe popülerleştiği yap-sat döneminde ise, özellikle Mimarlar Odası’nın mevcut yığılmaya ilişkin öngörülerine rastlıyoruz.
Şehirlerin kıyılardaki baskısı salt yapı üretimini aşarak her yere birebir aynı yaşam tarzını uygulamaya dönerken, mimarlar marka proje üretmek için bugün yine kıyılara davetliler. Tümüyle terk edilmiş hayalet beton kasabalardan kuzey Avrupalılara güneş şişeleyen laboratuvarlara, yakın gelecekte ne işe yarayacakları üzerine sayısız kurgu üretebileceğimiz yazlıklara bakmanın artık tam zamanı.
YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi kapsamında mimari, hukuki ve edebî kaynaklar temelinde yürütülen araştırmalar, yazılı belge, çizim, fotoğraf, film, maket ve mobilyadan oluşan çeşitli malzemeyle sergiye aktarıldı. SALT Araştırma başta olmak üzere çok sayıda kurum arşivinden derlenen içerik, aile arşivlerinden seçkiler, güncel saha araştırmaları ve sanatçı işleriyle desteklendi.
Kalebodur’un desteğiyle hazırlanan sergide sunulan konular, “Kıyı”, “Ev” ve “Hafif” başlıklı konuşma programları ile SALT Yorumlama’nın hazırladığı atölyelerde detaylı olarak ele alınacak. Ayrıca, SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gerçekleştirilecek Bugün Günlerden Ne? programında, 10 hafta boyunca her Perşembe günü farklı coğrafyalardaki tatil evlerine odaklı uzun metrajlı birer film gösterilecek.
desteğiyle
İlk yirmi yılını bir yazlığa verenler, ikinci yirmi yılları için bozulan kasabalardan kahvehaneleri henüz zincirleşmemiş kıyılara göç etti. Yazlar geçip giderken, geriye her boşluğu yeni bir lüks rezidansa meyilli dev bir belde kaldı. YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi söz konusu yazlık olgusunu kültüre has bir dönem icadı olarak inceler; coğrafi ve toplumsal etkileri bakımından tarihsel bir arka plana oturtur.
Boğaziçi yalılarından ada konaklarına, Osmanlı saray halkından sefirlere, 19. yüzyıl İstanbul’u sayfiyenin merkeziydi. Tipik Ege yazlığının öncülü de Marmara sayfiyesidir. Mimarlık ve popüler kültür dergilerinde müstakil sayfiye evlerinin sunulup tavsiye edildiği 1930’lu yılların ardından, tüm Türkiye kıyılarının Ankara’nın sözüne bağlandığı dikkatten kaçmamalı. Ege ve Akdeniz’in devlet nezdinde bir potansiyel olarak keşif ve teşvik edildiği 1950’li yıllarla birlikte, yazlık âleminde de bireysel heveslerden toplu konutlar dönemecine girildi. Büyükşehirde oturmanın değeri, yazları güneyde serinlemeye endekslendikçe yapı kooperatifleri bir çırpıda çoğaldı. Bu dönemeçte ev hayalini gerçekleştirmek için, kıyı arazisini arsaya çevirecek başkent kurumlarıyla dirsek temasında olmak önemliydi. 1980’lerin devamında ölçek yerelden devlete büyüyüp hak, hukuk, planlama merkezîleştikçe kıyılar nizamınca yap-sata teslim edildi.
Mimarlar yazlık ortamının her döneminde etkindi, oysa yazlıklar mimarlık araştırmalarına bütünlüklü şekilde konu edilmedi. İstanbul yalıları ve ada konakları -hele de mimarları bilindikse- güncel kaynaklarda mevcuttur. Ancak, nispeten merkezden uzakta yer alan çok sayıda nitelikli tekil yapı kapsam dışında. 1970’lerdeki site uygulamaları, konuta odaklı incelemelerden ziyade mimar profillerinde karşımıza çıkıyorlar. Yazlığın gittikçe popülerleştiği yap-sat döneminde ise, özellikle Mimarlar Odası’nın mevcut yığılmaya ilişkin öngörülerine rastlıyoruz.
Şehirlerin kıyılardaki baskısı salt yapı üretimini aşarak her yere birebir aynı yaşam tarzını uygulamaya dönerken, mimarlar marka proje üretmek için bugün yine kıyılara davetliler. Tümüyle terk edilmiş hayalet beton kasabalardan kuzey Avrupalılara güneş şişeleyen laboratuvarlara, yakın gelecekte ne işe yarayacakları üzerine sayısız kurgu üretebileceğimiz yazlıklara bakmanın artık tam zamanı.
YAZLIK: Şehirlinin Kolonisi kapsamında mimari, hukuki ve edebî kaynaklar temelinde yürütülen araştırmalar, yazılı belge, çizim, fotoğraf, film, maket ve mobilyadan oluşan çeşitli malzemeyle sergiye aktarıldı. SALT Araştırma başta olmak üzere çok sayıda kurum arşivinden derlenen içerik, aile arşivlerinden seçkiler, güncel saha araştırmaları ve sanatçı işleriyle desteklendi.
Kalebodur’un desteğiyle hazırlanan sergide sunulan konular, “Kıyı”, “Ev” ve “Hafif” başlıklı konuşma programları ile SALT Yorumlama’nın hazırladığı atölyelerde detaylı olarak ele alınacak. Ayrıca, SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gerçekleştirilecek Bugün Günlerden Ne? programında, 10 hafta boyunca her Perşembe günü farklı coğrafyalardaki tatil evlerine odaklı uzun metrajlı birer film gösterilecek.
desteğiyle